"Sefaletin suçlusu göçmenler değildir"
Frankfurt Türk Halkevi’nin kuruluşunun 60. yılı, Alman Sendikalar Birliği’nde düzenlenen bir törenle kutlandı.
Törene birçok siyasi partiden ve dernekten katılım da oldu. Törende; göçmenlerin mücadelesine vurgu yapılırken, Almanya'da artan ırkçılık konusu da tartışıldı.
Frankfurt Türk Halkevi'nin kutlama törenine; Frankfurt Belediye Başkanı Mike Josef, Hessen Milletvekili Turgut Yüksel, eski Hessen Milletvekili Mürvet Öztürk, Frankfurt Belediyesi Meclis Üyeleri Hüseyin Sıtkı ve Eyüp Yılmaz gibi isimlerle beraber çok sayıda kişi katıldı.
Törende ayrıca sanatçı Zeynep Sibel Başaran farklı dillerde ezgiler seslendirdi.
Almanya'da yaşanan saldırıların arkasında ne var?
"Aşırı sağcılar korkuları güçlendirip..."
Belediye Başkanı Mike Josef konuşmasında şunları söyledi:
"Mücadelenizi nesilden nesile aktardığınız için çok teşekkür ederim. Halkevi kurulduğunda ülkemiz göç ülkesi tanımının çok uzağındaydı. Bugün de pek çok politikacı bunu kabul etmiyor. Siz uluslararası işçi hareketinin yanında yer aldınız. Sosyal adaletsizliğe karşı dayanışmacı bir çözüm arandığında size güvenilebileceğini gösterdiniz. Örneğin 1972’de Türkiye’den insan inşaat işçileri geri gönderilmek istendiğinde buna direndiniz. Dünün sendika sekreteri, bugünün belediye başkanı olarak, işçilerin söz hakkının önemini iyi biliyorum. Aşırı sağcılar korkuları güçlendirip birlikte yaşamın temel değerlerini paramparça etmek için çalışıyor. Bütün dünyada aşırı sağın yükseldiği bir ortamda kazanılan hakların kaybedilmemesi için vereceğimiz mücadele çok önemli. Kazanımlarımız üzerinde durup dinlenme zamanımız yok, ülke ne kadar ilerde olursa olsun kazandığımız haklar kendiliğinden savunulmuyor. Birlikte sosyal eşitlilik, toplumsal ilerleme için mücadele etmeyi sürdürmeliyiz.
Hanau hatırlatması
Frankfurt Türk Halkevi Başkanı Zeliha Dikmen ise 1970'li yıllarda yabancı işçi ailelerinin nasıl zorluklar yaşadığından bahsederken, 1980'lerde yabancı işçiler arasında artan işsizliği, sonrasında gelen kemer sıkma politikalarını anlattı.
Zeliha Dikmen, şunları söyledi:
"Bu kriz dönemlerinde 'yabancı düşmanlığı', bugün açıkca ırkçılığa evrildi. Bugün olduğu gibi geçmişte de kriz zamanları ya da seçim kampanyalarında göçmenler suçlandı. Onlara göre ”sefaletin “suçlusu biz göçmenleriz. Eskiden ,Bild gazetesi gibi medya organları ve sağın uç noktalarındaki küçük partiler biz göçmenlere karşı, insanlık dışı söylemler geliştirirken şimdi bu söylemler ne yazık ki parlamentoya taşındı.Popülist propaganda bir yandan insanları ,radikalleştirmek için kullanılırken diğer yandan, hedef haline gerirdi.Amaç nefreti yaymak ve toplumun en zayıf üyelerine karşı nefreti kışkırtmaktı. Bu söylemler daha sonra Mölln ve Solingen’de, NSU cinayetleri ve 5 yıl önceki Hanau ve tüm diğerleri gibi ölümlere yol açtı."
Entegre farkı önemli değil!
Zeliha Dikmen, 'iyi' ya da 'kötü' entegrenin olmadığının altını çizerken, şunları söyledi:
"60 yıldaki tecrübelerimiz göstermiştir ki, fırsat eşitliği, eğitim ve destek verildiğinde göçmenler olarak, demokratik değerler çerçevesinde, özgür ve demokratik temelde başarılı bir şekilde bir arada yaşayabiliriz. Nüfusumuzun bir kısmı ötekileştirilirse bu başarılı olmayacaktır. İnsanların dışlanması nefret ve ajitasyon yaratır ve bu durum sadece aşırı sağcı kamplardaki fareli köyün kavalcılarını sevindirir.
Bu nefret kontrol edilemez ise ,toplumu böler ve demokrasimizi zehirler."
Eski Milletvekili Arif Ünal ise göçmenlerin önemli bir kısmının hala politik kararlardan mahrum, ırkçılığa ve kurumsal ayrımcılığa maruz bırakıldığına dikkat çekti.
ARTI49