Polis aşısı mı? Az kalsın Jean Gnatzig yüzünden “Querdenken” saflarına geçiyordum
Herkes BioNTech ve Pfizer tarafından geliştirilen yeni koronavirüse karşı aşının ilk kime yapılacağını merak ederken, Alman hükümeti, polis ve uzmanlar heyetinin ortak kararıyla aşının önce korona tedbirlerini inkâr eden ve kamusal alanda maske takmayıp sosyal mesafe kuralını ihlal edenlere uygulanacağı bilgisi yayıldı. Elbette gazetelerin mizah sayfalarında.
Ben, Die Welt gazetesi gibi ciddi bir haber sitesinde başlığı görünce büyük heyecanla ve merakla balıklama daldığım “haberi” okuyunca gözlerime inanamadım.
Neler mi yazıyordu?
7 Kasım’da Leipzig’de tüm sosyal mesafe ve hijyen kurallarını göz ardı ederek on binlerce kişinin şehir merkezinde yaptığı eylemler gibi “Querdenken” gösterilerine veya benzer protestolara katılanlar, aşı uygulanacak öncelikli gruplar olacakmış.
Söz konusu karar sağlık dairesi yetkililerini ise rahatlatmış.
KİTLESEL, RIZASIZ AŞILAMA MI?
Aşı Komisyonu’nun açıklaması dalga geçer ya da intikam alabilmiş olmanın hazzını taşır gibi: “Virüsün varlığını sorgulayan ve polisin talimatlarına şiddetle yanıt verenler, şüphesiz başkalarının sağlığını riske eden en tehlikeli gruptur. Bu nedenle aşıdan ilk ‘yararlananların’ da onlar olması önemlidir.”
Querdenken ve benzer “terslikte” veya “çaprazlıkta” düşünenlerin kitlesel olarak aşılanmasının oldukça kolay olduğu söyleniyor.
UCU AŞIYA BATIRILMIŞ OKLU TABANCA VE SU BOMBASI
Buna göre, polis aşıyı uygulamak için özel tabancalarla donatılacak. Eylemlerde mesafe kuralına uymayan protestocular genellikle birbirlerine çok yakın durdukları için, polis memurlarının uçları daha önce aşıya batırılmış mikro oklarla eylemcileri vurması hedefleniyor. Acil durumlar için eylemcilere “aşı duşu” uygulanması planlanıyor.
Korona aşısı ile doldurulmuş su toplarını da polis eylemcilere fırlatabilecek.
İşte böyle.
Bu şok edici yazıyı Jean Gnatzig kaleme almış. Kendime gelemedim. Konuyu redaksiyondan bir arkadaşa aktardım. O şaşkınlıkla sayfanın “mizah” (Satire) sayfası olduğunu gözden kaçırdığım ortaya çıktı tabii.
Ama bunu fark etmeden önce o şokla aklımdan hızla geçenleri de itiraf ediyorum:
ANTİDEMOKRATİK BİR UYGULAMA
“Polisin aşı okları ve bombaları ile donatılması ve bireyin rızası olmadan zorla aşılanmasının demokratik bir uygulama olduğunu kim söyleyebilir? Bunun cezası bir hukuk devletinde ya paradır ya hapistir. Ama bedeninin zorla aşıya tabi tutulması değildir. Hiç kimse nedeni ne olursa olsun isteği dışında bedenine, damarlarına kimyasal bir sıvının “ders olsun” diye sıkılmasına razı gelmez.
BİLL GATES HAKKINDAKİ İDDİALAR GERÇEK Mİ OLUYOR?
Bu bana bugüne dek benim de komplo teorisi olarak kabul ettiğim korona inkârcıları ve aşı karşıtlarının şu tezini anımsattı:
“Bill Gates’i, kurduğu vakıfla az gelişmiş ülkelerde aşı kampanyaları yürütmekle, 'Afrika’da milyarlarca kadını kısırlaştırmakla, Hindistan’da yüz binlerce çocuğu sakat bırakmakla' suçluyorlar. 'Genetiği değiştirilmiş organizmalar' ve '5G teknolojisini' de 'günahları' arasında sayıyorlar.”
Bu teorileri gülerek arkadaş sohbetlerinde konuşalı daha birkaç ay oldu. Bugün “polis zoruyla aşı” iddiaları hiç de iddia edildiği gibi komplo teorisi değilmiş demek.
Korona kurallarını ihlal edenlere “aşı” cezası verilebileceği hangi kitapta yazıyor?
Rızası olmadan vücuduna enjekte edilen ve daha iki yıl bile denenmeden uygulamaya sunulan aşı yüzünden anaflaktik şok geçirip ölen bir eylemci için ne diyecekler peki?
“O da maske taksaydı.”
Bu mu cevap?
Eyvah, ortalık karışacak.
Diktatörlük geçmişi olan Almanya’nın bugün böyle kararları bu kadar kolay verebileceğine şimdiye dek asla inanmadım.
Ancak şaka falan değil, polis zoruyla aşı uygulaması hayata geçtiği an “Querdenken” saflarına ben de katılacağım.
Büyük bir ihtimalle de ben orada yalnız olmayacağım.”
Durum, bu.
Evet, gerçeğe gerçek, tam da bunlar aklımdan geçti.
Alman gazeteci Jean Gnatzig’in bu korkutan şakası umarım şaka olarak kalır.
IŞIN TOYMAZ – STUTTGART