Aslında, belki de Trump bir gerçeği açığa çıkardı, Amerika’nın eğitimsiz, ırkçı, “popkorn” yiyip “kola” içen, hayatı Hollywood filmleri olan, hayalle gerçeği karıştıran, bir bilgisayar oyununda yaşar gibi yaşayan arka bahçelerini deşifre etti. 

Kongre binasını basarken nasıl bir suç işlediğinin bilincinde dahi olamayan kışkırtılmış bir cahilliği tüm dünya naklen izledi. 

Zorla binaya girip güvenlik güçlerini etkisiz hale getirdikten sonra, üzerlerindeki ırkçı tişörtlerle masum ve eğlenceli pozlar veren, sanki bu dünyada hiç yaşamamış, başka yerlerden gelmiş, utanma duyguları ya da insani duyguları olmayan, “barbarları” andıran adamları hep birlikte ve naklen izledik. 

Peki, bu adamlar nerede yetişti?

Bu adamlar bugün birdenbire mi ortaya çıktılar?

Dünyaya adalet ve demokrasi dağıtan Amerika’nın kenar mahallelerinin eğitimsizleri mi?

Amerika’yı kuran ve yerli halkı yok eden gerçek Amerikalılar mı? 

Trump bu gizli kalmış öfkeyi, acayipliği, kimsenin görmek istemediği ırkçı ötekileri açığa çıkardı sanırım. 

Amerika’nın başkanlığını yaptığı sırada kendi ülkesinin resmi binalarına taraftarlarını saldırtacak kadar farklı bir adam Trump.

Dağılmalarını istemese belki dağıtılamayacak bir kalabalıktan ve öfkeden bahsediyoruz. 

Bütün bu yaşananların sonunda dünya başka bir Amerika gördü. 

Belki de hep var oldular, belki de hep Amerikan filmlerinin figüranları olarak kıyıda köşede göründüler ama bizler de Amerika’yı filmlerden tanımayı tercih ettiğimiz için fark edemedik.

Şunu da gördük: Irkçılık çok uzak değil. 

Avrupa’da ve Amerika’da bir gecede her şey değişebilir.

Ama ırkçılık da tek taraflı değil, beslendiği yerlere iyi bakmak gerek.

YAKUP KARAHAN-AMSTERDAM 

FOTO: A.A.