Nostaljinin insan psikolojisine etkileri
“Nostalji” terimi, Eski Yunanca ve Yeni Latince kökenli olup, “ev” anlamına gelen “nostos” ve “acı” anlamına gelen “algos” kelimelerinin birleşiminden oluşur. Esas olarak evden uzakta olmanın acısını ifade eder.
Aslında nostalji terimi ilk olarak, 17. yüzyılda İsviçreli doktor Johaness Hofer tarafından askerlerin gurbette savaşırken evlerine ve vatanlarına duydukları sürekli özlemi tanımlamak için ortaya çıktı. 17. ve 18. yüzyıllarda ağlama nöbetleri, iştahsızlık ve düzensiz kalp atışı nostaljinin temel belirtileri olarak kabul ediliyordu.
20. yüzyılın başlarında nostaljinin psikolojik bir hastalık olduğu düşünülüyordu. Psikiyatristler bunun, bilinçdışında geçmişe dönme arzusunu ifade ettiğini ve baskıcı kompulsif bozukluk olduğunu ortaya koydu. Ancak araştırmalar, nostaljinin iyi işleyen yetişkinler arasında ve birçok kültürde ortaya çıktığını gösterdikçe, yavaş yavaş, ruh sağlığı uzmanları nostaljiyi ev hasretinden ayırmaya başladı.
NOSTALJİNİN FAYDALARI
“Geçmişe duyulan duygusal özlem” olarak tanımlanan nostalji, günümüzde bir patoloji olarak değil, psikolojik sağlığın bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Araştırmalar, geçmişe dair hüzünlü anıların özsaygıyı artırdığını, sosyal bağları güçlendirdiğini, yalnızlığın etkilerini giderdiğini, hayata anlam kattığını ve geçmişimizle şimdiki halimizi daha iyi bütünleştirmemizi sağladığını buldu.
Ama hepsi bu kadar değil. Yakın zamanda Emotion dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, nostaljinin bize hem fiziksel hem de psikolojik rahatlıklar sunabileceğini ortaya çıkardı.
Uzmanlar nostaljinin, homeostatik bir işleve hizmet ettiğini ve zihnin, bedensel rahatlık durumları da dahil olmak üzere daha önce zevk alınan durumlara geri dönmesine olanak tanıdığını açıkladı.
ARTI49
