Mülteci yurtlarına “korku filmleri gibi” demişti: Gazeteci Çağdaş Gökbel’e sosyal medya linci

Mülteci yurtlarına “korku filmleri gibi” demişti: Gazeteci Çağdaş Gökbel’e sosyal medya linci

Gazeteci Çağdaş Gökbel bir İrlanda gazetesinde mülteci ve göç merkezlerini “korku filmleri” olarak niteleyince ülkede ırkçılar tarafından sosyal medya lincine maruz kaldı.

Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) İrlanda Temsilcisi ve soL haber portalı yazarlarından Çağdaş Gökbel, Tullamore Tribune gazetesinde İrlanda’daki göç ve sığınmacı kuruluşlarını eleştirdi. Gökbel, “Böyle yerler sadece koronavirüs nedeniyle değil, başka hastalıklar nedeniyle de ciddi tehlikeler oluşturuyor. Bu merkezlerde kalanların buraya ait olmadığını düşünebilirsiniz ama bu insanlar sizinle yaşıyor. İrlanda'da patlamayı bekleyen bir bombanın üzerinde oturuyoruz. İrlandalılar daha parlak bir gelecek için savaşmanın ne demek olduğunu ve sürgün edilmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar ”diye konuşurken, merkezleri “korku filmlerine” benzetti. Bunun üzerine ülkedeki aşırı sağcılar ve ırkçılar sosyal medyada gazeteci Çağdaş Gökbel’i adeta linç etti, hakaret yağmuruna tuttu.

GAZETEDEN SALDIRILARA YANIT: “ALÇAKCA”

Olayın ardından söz konusu gazetenin kardeş medya kuruluşu Offally Express gazeteci Gökbel’e arka çıkarak sosyal medya saldırganlarına haber sitesinde yüklü bir yanıt verdi ve linci “alçakça” olarak niteledi.

Saldırılara verilen yanıtta “Gazeteci Gökbel özellikle devam eden Covid-19 salgını ışığında, merkezlerin çok sayıda insana sığınma evi olarak uygunluğuna ilişkin endişelerini dile getirdi. Ancak bu hafta hikâyemizin altındaki yorumlar farklı bir tablo çiziyor. Belki de kendi göç tarihimiz konusunda Çağdaş'ın düşündüğü kadar bilgili değiliz. Hikâyeye verilen yanıtlar, vakaların büyük çoğunluğunda alçakça idi. Göç meselesi evsizlik sorununun gerekçesi olarak gösteriliyor. Çağdaş, onlarca kişiyle birlikte bir pansiyonda yaşıyor ve bir insan olarak, uyruğu ne olursa olsun, adaletsizlik ve kötü yaşam standartları olarak algıladığı şeylere karşı konuşma hakkına sahip” ifadeleri dikkat çekti.

untitled-3.jpg

ATGB İrlanda Temsilcisi Çağdaş Gökbel

 “GERÇEKLERİN YANINDA DURMA SORUMLULUĞUNA SAHİBİM”

Gazeteci Çağdaş Gökbel de konuyla ilgili soL gazetesine yaptığı açıklamada, şu görüşleri dile getirdi:

“Yerel basına verdiğim bir röportajda Direct Provision merkezlerini ‘korku filmi’ olarak nitelendirmiştim. Gazete sosyal medyada bu başlığı öne çekerek paylaşım yaptı. Küfür, kıyamet ve sosyal medya zorbalığı aldı başını gitti. Ben bir gazeteciyim ve gerçeklerin yanında durmak gibi bir sorumluluğa sahibim. Bir gazeteci dünyanın hangi noktasına giderse gitsin bu ilkesinden taviz vermemeli. Türkiye’de yayınlanan bir gazetedeki gibi buradaki tek derdimizin pubların kapanması ya da Saint Patric Day kutlamalarının iptal edilmesi olduğunu söylemedim. Katıldığım Tv programlarında gerçekler neyse onu anlattım. Neticede burada da ırkçı bir saldırıya maruz kaldık. Kasabadaki duyarlı insanların tepkisi, gazetenin sert açıklaması oldukça önemli ve bu dayanışmayı büyütmeliyiz.”

“SEKÜLER TOPLUMLARA İHTİYAÇ VAR”

Öte yandan Yol TV'de yayınlanan “Şimdi Konuşma Zamanı” programında Özkan Lafatan’ın konuğu olan gazeteci Çağdaş Gökbel, Avrupa’da yaşanan ırkçılık ve kıtanın siyasal İslam konusundaki samimiyetsizliğine işaret etti. Gökbel özetle şunları söyledi:

“İrlanda’da siyahi bir ailenin evi taşlanıyor, muz atılıyor. O evde can güvenlikleri bulunmadığı için çıkmak istiyorlar. Peki saldıranlar polis tarafından cezalandırılıyor mu? Bedelini ödüyorlar mı? Hayır.

Diğer taraftan İrlanda’da geçen kurban bayramında 82 bin kişilik stadyumda bayram namazı kılındı.

Kamusal alanlarda Papa da çıkıp konuşma yapmasın. Seküler toplumlara ihtiyacımız var. Geçmişteki deneyimlere bakmak gerek. Avrupa’nın merkezi ülkeleri radikal İslamcı grupları yaratmadı mı? Bizzat devlet tarafından desteklenen gruplar Suriye’ye gidip IŞİD saflarında savaşmadı mı? Bu insanların kaçının hangi ülkenin vatandaşı olduğunu ve kaçının tekrar Avrupa’ya döndüğünü bilmiyoruz.

untitled-3-001.jpg

SERT KIRILMALAR

Avrupa’daki yöneticilerin tüm bu olaylara rağmen akıllanabileceğine inanmıyorum. Salgın süreci, ekonomik krizin etkileri, yükselen milliyetçilik daha sert kırılmaların olacağının işaretini veriyor. Ya insanlıktan yana bir rotaya gireceğiz ya da Avrupa’da Amerikan emperyalizminin, Ortadoğu dünyasında yarattığı karanlığın bedelini ödemeye doğru gideceğiz. Türkiye’de bile İslamcı hareketler bu kadar güçlü değildi. Adım adım her şeyi ele geçirdiler. Cumhuriyetten söz ediyorsak bütün dinler kamusal alandan çekilmeli.

Dünyadaki tüm aydınlanmacıların birlikte hareket etmesi, küresel işbirliği gerekiyor. Avrupa’da yaşayanların cennette yaşadığını sanıyorlar. Oysa emekçiler büyük mücadele veriyor ve bunun en önemli ve açık örneği mültecilerdir.”

+49 – DUBLİN

HABERE YORUM KAT