Berlin’de dil ve kültür çatışmaları: “İlk gelenin hakkının yad edilmesi gerek”

Berlin’de dil ve kültür çatışmaları: “İlk gelenin hakkının yad edilmesi gerek”

Gazeteci-yazar Menekşe Toprak, Türkiye’den Almanya’ya yönelik beyin göçü ile birlikte Berlin’de çarpıcı bir şekilde “Türkçe içi” dil ve kültür çatışması yaşandığına işaret etti.

+49’un YouTube kanalındaki “Avrupa Gündemi” programına konuk olan gazeteci-yazar Menekşe Toprak, sohbetin üçüncü bölümünde, Berlin’de ortaya çıkan “dil ve kültür çatışmasına” ilişkin tabloyu da değerlendirdi. Menekşe Toprak yeni gelen Türkiye kökenliler ile ilk gelenler arasında dil ve kültür çatışması gözlemlendiğine, “üstten bakışın” buradaki göçmenlere “haksızlık” olduğuna dikkat çekti.

Köln Radyosu’nda da serbest gazeteci olarak çalışmalarına devam eden Menekşe Toprak’ın konuya yönelik aktardıkları şöyle:

FARKLI MAHALLENİN ÇOCUKLARI

“Türkiye’den gelenlerle buradakiler arasındaki sürtüşmeyi ben de gözlemliyorum. Ben yaşamadım ama görüyorum. Bu kültürel bir çatışma. Türkiye ile alakalı bir şey. Sınıf farklılığıyla ilgili. Türkiye’den gelen nesil kentte yetişmiş. Farklı bir mahalleye mensuplar. Yine de tavırlarını haklı görmüyorum. İngilizce konuşarak karşılaştıklarında eşitlenebiliyorlar.

“MUAZZAM BİR KAZANIMA, HAZIRA KAVUŞTULAR”

Almanya’da Türkiye ve Türkçe ile ilgili, Türk kültürü ile ilgili muazzam bir kazanım var. Göçmenlerin oluşturduğu bir zemin var. Yeni gelenlerin de hayatlarını kolaylaştırıyor bu kanımca. Bunlar küçümsenemez. Başka bir ülkeye, İngiltere’ye ya da diğer Avrupa ülkesine gittiklerinde bu kadar rahat edemeyeceklerdi. İstanbulluya Ankaralıya bu kadar hazırlanmış başka bir ülke yoktur. Buradaki göçmenlere haksızlık edildiğini görüyorum zaman zaman. İlk gelen göçmenin hakkının yad edilmesi gerekiyor.

“EŞİTİ OYNAMAK ZOR”

Şehir bile görmeden bu ülkeye gelmiş olan insanların torunları doktor olabiliyor. Olaya nasıl baktığınıza bağlı. Gelenin kişisel kızgınlığı vardır. İstanbul’da, Ankara’da akademide alışkın olduğu bir ast üst ilişkiden sonra gelip burada eşiti oynamak da zor. Akademideki anlayışla buradaki anlayış çok farklı.

“HEM GÖÇÜ HEM TÜRKİYE’Yİ YAZABİLİYORLAR”

Kavgalar olur her zaman. Olumlu tarafına bakmakta yarar var. Aynı ülkeden gelmişler ama Türkiye’de olsalar da anlaşamayacaklar zaten. Türkiye’de anlaşamadığı bir kesimi burada görmüş olanın hayal kırklığı da olabilir. Bir de yeni gelenler arasında Türkçe yazan yeni kuşak yazarlar oluşuyor, hem göçü de yazabiliyorlar. Örneğin Burçin Tetik yeni çıktı. Hem burayı hem Türkiye’yi yazabiliyor.

“TÜRKÇEYİ FARKLI BİR KULVARA TAŞIYORLAR”

Almanya’daki Türkçeyi farklı bir kulvara getirme şansı da doğuyor. Olanakları değiştirebilir yeni gelmiş akademisyenler. Zamanla birbirlerine alışacaklar gibi geliyor bana. Pandemi gelmeden önce modern bir İstanbul haline gelmişti Berlin. İstanbul’daki mekânların şubeleri açılmıştı burada. Başka kültürel açılımlar da olacaktır. Sadece İstanbul’da konserlerine gidebileceğiniz sanatçılar şimdi Berlin’de.”

 

MENEKŞE TOPRAK HAKKINDA

Köln Radyosu’nda kültür ve sanat alanlarında ağırlıklı olarak çalışmalar yapan serbest gazeteci Menekşe Toprak, Kayseri’de doğdu. 9 yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya’ya geldi. Liseyi Ankara’da okudu ve daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenim gördü. 2002’den beri Berlin’de serbest yazar ve radyo muhabiri olarak çalışıyor. Türkçe hikaye ve roman yazıyor, aynı zamanda Almanca okumaktan da hoşlanıyor. 2007 yılında “Valizdeki Mektup” adlı öykü kitabı, ardından 2009’da “Hangi Dildedir Aşk” kitabı yayımlandı. İlk romanı “Temmuz Çocukları” 2011’de yayımlandı. Ağıtın Sonu ile 2015 yılında Duygu Asena Roman Ödülü’ne layık görülen Menekşe Toprak’ın bu yapıtı ise 2017 sonbaharında Berlin merkezli Orlanda Frauenverlag tarafından (Sabine Adatepe tarafından çevrildi) yayınlandı. Son romanı “Arı Fısıltıları” 2018 yılında basıldı. Arı Fısıltıları ile de 2019 yılında Ankara Üniversitesi Roman Ödülü’ne, “Dejavü” adlı yazmakta olduğu romanı ile Berlin Kültür Senatörlüğü'nün Berlin’de yaşayan uluslararası yazarlara verdiği bursa 2021 yılında  layık görüldü.

IŞIN TOYMAZ – STUTTGART

HABERE YORUM KAT