Türkiye'deki şirketleri zora sokacak Alman tedarik yasası yürürlükte

Türkiye'deki şirketleri zora sokacak Alman tedarik yasası yürürlükte

Yeni yılla birlikte Almanya’da yürürlüğe giren tedarik yasası, bu ülkeyle iş yapan Türk sanayicilerine ve ihracatçılara ‘insan hakları ve çevre ihlalleri’ alanlarında yükümlülükler getiriyor.

Türkiye’nin uluslararası ticari ve ekonomik ilişkilerinde Almanya ilk sıralarda yer alıyor. Almanya, Türkiye’nin ihracatında birinci, ithalatında üçüncü sırada yer alıyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 41 milyar avroyu aşıyor.

Ancak Almanya’nın yeni tedarik yasası, tüm dünyayla olduğu gibi Türkiye’yle ticareti de etkileyecek.

Yasa ne öngörüyor?
Alman Tedarik Zincirlerinde Durum Tespiti Yasası’nda (LkSG), Alman şirketlerinin tedarik zincirlerinde insan hakları ve çevrenin korunması gibi alanlarda uymaları gereken kurallar ve standartlar sıralanıyor.

Çocuk işçi çalıştırılmaması, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulması, sendikal haklara saygı ve hukuka aykırı bir şekilde taşınmaz mallara el konmaması bunlardan bazıları.

DW Türkçe’den Değer Akal’a konuşan Avrupa Komşuluk Konseyi (ENC) Direktörü Samuel Doveri Versterbye, “Yasa, Alman şirketlerinin ekonomik ilişkilerini, yatırımlarını, ticaretini, insan hakları ve çevrenin korunması şartlarına, kriterlerine endeksliyor” dedi.

Üretim süreçlerinde çevrenin korunması, hava kirliliğine sebebiyet verilmemesi, toprağın ve su kaynaklarının kirletilmemesi ve atıkların çevreye zarar verecek şekilde taşınmaması da yasada yer alan hükümlerden.

Yasada yer alan hükümlere uymayan Alman şirketlerine, 8 milyon avroya kadar idari para cezaları uygulanabilecek.

Alman yasası neden Türkiye’yi etkileyecek?
Avukat Emre Keki, yasanın Türkiye’yi ilgilendiren tarafıyla ilgili şunları söyledi: ”Bu Türk şirketleri için de inanılmaz boyutta bir uyum baskısı getirecek. Çünkü Alman şirketleri, bu yasadaki kıstaslara uyduğunu belgeleyemeyen bir tedarikçiyle çalışamayacak, eğer bazı ülkelerde sorunlar görüyorlarsa, kendilerine başka alternatifler arayacaklardır.”

‘Yüzlerce dava açılabilir’
Yürürlüğe giren yeni yasa uyarınca, Türkiye gibi tedarikçi ülkelerde çalışan işçiler, Almanya’daki sivil toplum kuruluşları ve sendikalar aracılığıyla Alman mahkemelerinde davalar açılmasını sağlayabilecek.

Uzmanlar, Türkiye’de gerekli adımların atılmaması halinde birkaç yıl içinde Alman mahkemelerinde yüzlerce davanın açılabileceğine dikkat çekiyor.

Erdoğan’ın hedefi
Erdoğan’ın Çin’den feyz alarak ortaya attığı yeni ekonomi modelinde düşük faiz, yüksek kur ortamının üretimi ve ihracatı desteklemesi öngörülüyor. Pandemi sonrası ortaya çıkacak ortamın Türkiye’yi destekleyeceğini öngören Erdoğan, bu modeldeki hedefini şöyle açıklamıştı: “Üç kıtanın kalbi konumundaki Türkiye’yi küresel bir üretim ve teknoloji üssü hâline getireceğimize inanıyorum.”

Uzmanlar, Türkiye’nin güçlü lojistik ve sanayi altyapısıyla pandemi sonrası yeniden şekillenen tedarik zincirinin merkez üssü olabileceğini dile getiriyor. Türkiye aslında Avrupalı şirketler için de ideal konumda.

Ancak kayıt dışılık, Suriyeli sığınmacıların kaçak çalıştırılması, çocuk işçiliği, sendikal hakların tanınması, işçi sağlığı ve güvenliği ve çevrenin korunması için gerekli adımların atılmaması Türkiye’de çok yaygın görülüyor. Bu konudaki ihlallere karşı düzenlenen eylemlrse polis şiddetiyle bastırılıyor.

Henüz Erdoğan’ın modelindeki hiçbir hedef tutmazken, bu yasa işleri daha da zora sokabilir.

HABERE YORUM KAT