Türkiye - Almanya kavgasında arada gurbetçi kalıyor

Türkiye - Almanya kavgasında arada gurbetçi kalıyor

Almanya ile sürekli gerilim yaşanması, bu ülkedeki milyonlarca Türk kökenli vatandaşı çok zor durumda bıraktı. Bu kavga, Türkiye’de Mercedes’e binenleri değil, Almanya’da Mercedes’te çalışanları vuruyor.

OKTAN ERDİKMEN - İnsan hakları aktivisti Peter Steudtner’in tutuklanması, Almanya açısından bardağı taşıran damla oldu ve Türkiye politikası değişti. Gazeteci Deniz Yücel’in hapse atılmasıyla başlayan ve İncirlik, Almanya’daki camilerde casusluk, referandum sürecindeki gerginlik gibi olaylarla devam eden süreç, ekonomik yaptırımların ve turizm boykotu çağrısının gündeme gelmesiyle zirve yaptı.

AKP hükümeti, tam kadro Almanya’nın terörü (PKK ve FETÖ) desteklediğini söylüyor ancak ABD'ye ses çıkarmıyor.

'Gülen'i vermezsen, İncirlik'e giremezsin' diyen yok

Darbenin baş planlayıcısı ve örgütün elebaşı olan Fethullah Gülen, ABD’de devlet koruması altında yaşıyor.

Almanya’da PKK flaması ve Öcalan posteri açmak yasaklandı. PKK’ya yakın derneklerin yöneticileri art arda tutuklanıyor. Oysa ABD hükümeti, açık ve net bir şekilde defalarca PKK’nın Suriye’deki kolu YPG’ye silah verdiklerini, vermeye de devam edeceklerini söylüyor.

Buna rağmen Türkiye’den kimse çıkıp da, ‘Fethullah Gülen’i vermezsen, İncirlik’i kapatırım’ diyemiyor. Örgütün elebaşı dururken, ‘Üyelerini vermezsen, İncirlik’e giremezsin’ diye herkes sadece Almanya’ya yükleniyor.

'Almanlar nasılsa demokrat, ses çıkarmazlar. Trump’ın ne yapacağı belli olmaz' diye Almanlara vurdukça vurdular. Sonunda Türkiye politikasını değiştirttiler.

Kanıt varsa, masaya koyun

Deniz Yücel’in ve Peter Steudtner’in tutuklanması ise sadece Almanların tutuklanması meselesi değil. Dünya üzerinde en çok Alman vatandaşını tutuklayan ülke, Almanya.

Elbette suça karışan Almanlar da tutuklanabilir. Ancak böyle bir durumda elinizdeki kanıtları masaya koymanız gerekir. Yücel’e ve Steudtner’e terörist, ajan demek, onları tutuklamaya yetmez. Bütün telefonları dinliyor, e-postaları okuyorsunuz. Her taraf Mobese kameralarıyla dolu. Bu kişilerin konuştuklarını, yazdıklarını, ziyaretlerini ortaya dökün. Somut kanıt varsa, emin olun Alman hükümeti de Yücel’i ve Steudtner’i destekleyemez. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Deniz Yücel, ben yönetimde oldukça hapisten çıkamayacak' dediği bir ortamda, kimseyi Türkiye'de tam bağımsız bir yargının olduğuna inandıramazsınız.

Ekonomik yaptırım gündeme gelince, panik başladı

Bugüne kadar Almanya ile yaşanan gerginliklerde fatura sürekli Almanya’da yaşayan gurbetçilere çıkıyordu. Türkiye’deki yöneticiler çifte vatandaşlık, artan ayrımcılık gibi konuları çok fazla dikkate almıyorlardı. Ne zaman Gabriel ekonomik yaptırımları gündeme getirdi, AKP hükümeti yapıcı bir dil kullanmaya başladı.

Almanya’dan Türkiye’ye giden yatırımlar, üretime ve istihdama dönük olduğu için, Katar’dan gelen sıcak parayla ikame edilemez. Alman hükümetinin, Türkiye’deki yatırımlar için alınan kredilere garanti vermemesi, istihdama ve büyümeye darbe vuracak.

Turist sayısında zaten büyük düşüş yaşanmış, 2015’te 5,5 milyon olan Alman turist sayısı 2016’da 3,8 milyon olmuştu. Gabriel’in ‘Türkiye’ye gidenler risk altında’ dediği, Bild gazetesinin ‘Tatilciler tutuklanacak mı?’ manşeti attığı bu sene, rakamlar daha da düşecek.

Avrupa Birliği’nden gelen yardımlar (2014-2020 arası 4 milyar 450 milyon avro öngörülüyordu) azalacak.

AKP’li belediyelerin Alman bankalarından aldıkları borçlarda da muhtemelen kısıtlamaya gidilecek.

Bu yeni durum, sadece AKP’lileri değil, Türkiye’de yaşayan herkesi olumsuz etkileyecek.

Yine de bu süreçten en kötü etkilenenler, Türkiye’de Mercedes’e binenler değil, Almanya’da Mercedes fabrikasında çalışan gurbetçiler olacak.

 

 

ekran-resmi-2017-07-12-21.30.23.png

HABERE YORUM KAT
1 Yorum