Bu kavganın kaybedeni Avrupalı Türkler olacak

Bu kavganın kaybedeni Avrupalı Türkler olacak

AK Parti'nin referandum sürecinde Avrupa ülkeleriyle gerginlik yaratması, çifte vatandaşlık ve ayrımcılık gibi konularda, en çok Avrupa'da yaşayan Türk kökenli gurbetçilere zarar verecek.

OKTAN ERDİKMEN - Referandum sürecinde bütün anketlerde ‘hayır’ oylarının önde çıkması, AK Parti hükümetini kendi kitlesini yeniden birleştirebilmek için bir düşman arayışına itmişti. Bu amaçla önce Taksim Meydanı’na cami temeli atmak, orduda türbanlı komutan dönemini başlatmak gibi iç politikaya yönelik hamleler yapıldı. Bunların bir etki yaratmaması üzerine, dış düşman arayışına girildi ve Avrupa ülkeleriyle kavgaya girişildi. 

İlk gerginlik ‘tiyatro yapacağız’ diye tutulan salonda miting düzenleneceği ortaya çıkınca, Alman belediyenin Türk bakanın toplantısını iptal etmesi üzerine başladı. Merkel hükümetinin kavga etmeye pek niyetli olmaması üzerine, seçime giden Hollanda tercih edildi. 

Hollandalı yetkililer, seçimlerden sonra gelin demesine rağmen, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hemen gitmek istedi. Uçağına iniş izni verilmedi. O esnada Spor Bakanı Suat Kılıç ve Aile Bakanı Fatma Sayan Kaya Almanya’da bulunuyordu. Başörtülü bir kadın olduğu için daha büyük bir mağduriyet imkanı ortaya çıkaracağı düşüncesiyle Kaya, Hollanda’ya gönderildi. 

Türkiye’nin bir bakanı, Hollanda polisi tarafından durduruldu, sorgulandı, aşağılandı. Türk başkonsolosu konutunda zorla tutuldu. Hollanda polisi, Türk göstericilere sert müdahalede bulundu, köpeklere ısırttı. 

Plan kısmen tuttu ve televizyonlarda dış güçlere meydan okuyan mağdur AK Parti imajı verilmeye başlandı. AK Partili bir milletvekili, Avrupa’yla yaşanan gerginliğin ‘Evet’ oylarını 2 puan arttırdığını söyledi. 

Yandaş Yeni Akit gazetesinden Merve Kavakçı ‘Teşekkürler Almanya’ ve yine hükümet destekçisi Milliyet gazetesinden Nagehan Alçı ‘Evet’ cephesi Almanya’ya teşekkürlerini sunar!” başlıklı yazılar kaleme aldılar. 

Evetçilerden Almanya’ya ve Hollanda’ya teşekkür üstüne teşekkür geldi. Dışişleri Bakanı “Hollanda’ya misliyle karşılık vereceğiz” derken, Ekonomi Bakanı “Ekonomik yaptırım uygulamayacağız” dedi. Hollanda kavgası referandum sürecinde beklenen etkiyi yapamadı. Dolayısıyla bu meselenin birkaç hafta içerisinde kapatılacağını öngörebiliriz. 

Peki bu sürecin sonunda kazananlar ve kaybedenler kimler olacak?

Kısa vadede kazananlar Türkiye’nin ve Hollanda’nın milliyetçi partileri olacaktır. AK Parti, Türkiye’yi uluslararası platformda rezil etme pahasına çok küçük bir ‘Evet’ artışı sağlayabilir. 

Öte yandan Hollanda Başbakanı Rutt, ülkesini Erdoğan’dan koruyan güçlü lider olarak bu hafta yapılacak olan seçimlerde oylarını arttırabilir. Aşırı sağcı Wilders de en başından beri yürüttüğü Türk ve Müslüman karşıtı politikalar nedeniyle, 500 Türk’ün Rotterdam Başkonsolosluğu önünde Erdoğan sloganları atmasından kazançlı çıkar. 

Kaybedenlerse kısa - orta vadede Avrupalı Türkler ve Türkiye’deki turizmciler; uzun vadede ise herkes olur.

CDU dış politika sözcüsü, olayın hemen ardından çifte vatandaşlığın kaldırılmasını istedi. Opsiyon modelinin geri getirilmesi önerisine diğer partilerden de ciddi bir tepki gelmedi. 

Avrupa’da başkonsolosluklar önünde Türk bayraklarıyla gösteri yapan vatandaşlarımız ve bütün Türk kökenliler, bundan sonraki süreçte yaşadıkları ülkelerde daha yüksek boyutlarda ayrımcılıklarla karşılaşacaklar. 

Diğer taraftan, “Ben sporcuyum, Türkiye - Almanya ilişkilerine karışmam” diyen Mesut Özil alkışlanıyor.

Çünkü devir öyle bir hal aldı ki, tarafsız kalmak bile takdir edilmesi gereken bir duruş olarak görülüyor. 

Bu sürecin en iyi özeti ise Rotterdam Başkonsolosluğu önünde düzenlenen protesto gösterisine katılan 2 AK Partilinin konuşmasıydı.

- Abi sus, yoksa bizi de alırlar.

- Nereye alıyorlar, burası Türkiye mi?

Evet burası Türkiye değil. 

Burada özgürlük ve demokrasi var. 

Bazı Avrupalı Türkler de yaşadıkları ülkelerde özgürlüğün, demokrasinin, insan haklarının ve hukuk devletinin tadını çıkarırken, Türkiye’de bir tek adam idaresinin kurulmasını destekliyorlar.

Osmanlı Girit’e özerklik verip başına da Yunan bir vali atayınca, İstanbul’da protestolar düzenlenmişti. Sadrazam Ali Paşa, ‘Yarın meydanda toplananları alın, Girit’e asker yapın’ emrini verdi ve ertesi gün ‘Girit bizim canımız, feda olsun kanımız’ diye bağıran tek bir kişi bile kalmadı. 

Bugün de, ‘Rotterdam’da gösteri yapan AK Partililerin oturma izinlerini iptal edeceğiz’ deseler, orada tek bir kişi kalmaz. 

Ankara’daki Hollanda Büyükelçiliği’nin önünde protesto yapanlara, İstanbul’daki Hollanda Başkonsolosluğu’nun çatısına Türk bayrağı çekenlere seçenek sunsalar, hepsi Türk vatandaşlığını bırakıp Hollanda vatandaşlığına geçer. 

Lafla peynir gemisi yürümüyor. Yarın İsrail ve Rusya kavgalarında görüldüğü gibi, bir U dönüşü yapılırsa, arada yine Avrupalı Türkler kalır.

Dikkat edelim de, filler tepişirken, çimenler ezilmesin…

HABERE YORUM KAT
3 Yorum