Münih Güvenlik Konferansı başlıyor!

59. Münih Güvenlik Konferansı 17 Şubat'ta başlıyor. Konferansa bu yıl 40'tan fazla devlet ve hükümet başkanı ile yaklaşık 90 dışişleri ve savunma bakanı katılacak.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Pekin ile Washington arasında artan gerilim, 17 Şubat'ta başlayacak 59. Münih Güvenlik Konferansı'nın (MSC) ana konuları olacak.

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Christoph Heusgen, Berlin'de düzenlediği basın toplantısında, 17-19 Şubat'ta düzenlenecek konferansa Rusya ve İran'dan yetkililerin davet edilmediğini bildirdi.

Bu yıl konferansın Rus hükümetinin katılımı olmadan gerçekleşeceğini belirten Heusgen, Moskova'nın Kiev'e karşı savaşının neden olduğu "medeniyet kırılması" karşısında, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e ve hükümetinin propagandasına konferansta yer verilmemesi" gerektiğini ifade etti.

Rus hükümetinin yanı sıra İranlı yetkililerin de bu yıl konferansa davet edilmediğini aktaran Heusgen, hem Rusya hem de İran'dan yetkililer yerine muhalefet üyelerinin Münih'e davetli olduğunu söyledi.

Heusgen, konferansa, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda da dahil olmak üzere 40'tan fazla devlet ve hükümet başkanı ile yaklaşık 90 dışişleri ve savunma bakanının katılacağını bildirdi.

Konferansa ABD’den geniş katılım olacağını belirten Heusgen, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, sonbaharda görevden ayrılacak olan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin de konferansa katılacağını kaydetti.

Heusgen, "Konferansın aralarında tartışmalar olmasını umuyorum. Üst düzey bir Amerikan delegasyonunun varlığını zaten vurguladım." ifadelerini kullandı.

 "Başarısızlıklar Batı ile derinden bağlantılı"

Bu arada, Münih Güvenlik Raporu 2023, savunma ve dış politika konularının ele alınacağı Münih Güvenlik Konferansı öncesi "Re:vision" başlığıyla yayımlandı.

Raporda, "Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı, kurallara dayalı düzene yönelik en küstah saldırı" olarak nitelendirilirken, "Revizyonist aktörler birçok farklı yolla statükonun altını oymaya ve uluslararası düzeni değiştirmeye çalışıyor." denildi.

"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali daha büyük bir akımın sadece bir parçasıdır" ifadesine yer verilen raporda, Batı dünyasının ortak ararken acele etmesi konusunda uyarılarda bulunuldu.

Toplamda 176 sayfalık raporun odak noktası Rusya-Ukrayna Savaşı olurken, küresel güvenliğin, doğası gereği ekonomik refaha bağlı olduğu vurgulandı.

Afrika, Asya ve Latin Amerika'da birçok ülkenin, küresel meselelerde kendilerine uygun bir söz hakkı tanıyan, temel endişelerini yeterince ele alan "uluslararası sistemin meşruiyetine ve adaletine olan güvenini" kaybettiği belirtilen raporda, son zamanlarda Kovid-19 aşılarının edinilmesi, artan gıda fiyatları ve enerjiye erişimin de bu güven kaybını artırdığına işaret edildi.

Raporda, "Pek çok devlet için bu başarısızlıklar Batı ile derinden bağlantılıdır. Batı liderliğindeki düzenin liberal ilkeler ve gerçek çok taraflılıktan ziyade sömürgecilik sonrası egemenlik, çifte standart ve gelişmekte olan ülkelerin kaygılarının göz ardı edilmesi ile karakterize edildiğini düşünmektedirler." denildi.

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gıda ve enerji fiyatlarındaki artışa yansımalarının "Küresel Güney" ülkelerine orantısız bir şekilde zarar verdiği aktarılan raporda, "Bu da Batılı devletlerin ilk başta yeterince ciddiye almadığı bir gerçektir." ifadesi kullanıldı.

Raporda, aynı zamanda Hindistan, Türkiye veya Suudi Arabistan gibi diğer etkili devletlerin hem Ukrayna söz konusu olduğunda hem de diğer birçok politika konusunda mevcut jeopolitik açmazda bir taraftan iddialı politika izledikleri, diğer yandan kendilerini zarara uğratmamaya çalıştıkları belirtildi.

Öte yandan, Münih Güvenlik Zirvesi'nin 12 ülkede yaptığı ankete göre, Rusya, nükleer çatışma ve gıda kıtlığı en önemli endişeler arasında yer alıyor.

İlk yorum yazan siz olun

Gündem Haberleri