OKTAN ERDİKMEN - Geçtiğimiz hafta, AKP’li eski bakanlar Abdülkadir Aksu, Faruk Çelik ve Eski iBB Başkanı Mevlüt Uysal kamu bankalarının yönetim kurullarına, Bülent Arınç da sarayın Yüksek İstişare Kurulu'na atandı.
Her 4 gençten 1’inin işsiz olduğu ülkemizde, 65 yaşın üzerindekilere kredi bile verilmezken, 70 yaşını geçmiş olan ve bankacılıkla uzaktan yakından alakası olmayan bu insanlara on binlerce lira maaş ödeyeceğiz.
Daha önce 3 ayrı üniversitenin sınavına girip başarısız olan Ayşenur İnanç da, babasının rektör yardımcısı olduğu Kırıkkale Üniversitesi'nde birdenbire 34 adayı eleyip atanmayı başardı.
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi'nde de ALES'te sonuncu olan Mevlüt Çavuşoğlu'nun yeğeni Şeyda Çavuşoğlu, herkesi geride bırakıp yüksek lisansa kabul edilmişti.
AKP’liler adam kayırmada ve yandaşları atamada artık utanma duygusunu tamamen kaybettiler. Daha da kötüsü, olan bitene herkes alıştı ve her şey gayet normal karşılanıyor.
Diğer taraftan liselerin bazı programlarında, matematiği seçmeli, din dersini zorunlu yapan bir anlayışla eğitim politikaları şekillendiriliyor.
Din kültürü dersi adı altında, İslam’ın sadece bir kolunu dikte eden dersleri zorunlu kılarsanız, kamuda kritik yerlere birilerini sadece AKP’li diye atar, insanların emeğini, alın terini ve hakkını çalarsanız, belki kendinize bağlı, çok fazla soru sormayan, gözlerini evrensel gelişmelere kapatıp körü körüne size inanan bir nesil yetiştirebilirsiniz.
Ancak bu nesil yeni bir değer yaratamaz. Dolayısıyla birkaç sene daha iktidarda kalmak uğruna, bu güzelim ülkeyi uçurumdan aşağı yuvarlamış olursunuz.
Dünyaya kapanmak, ülkeyi evrensel gerçeklere değil de dogmalara göre idare etmek kötüdür.
Coğrafi keşifler, maden akışı, refah artışı, zenginleşme, aydınlanma ve bilimsel icatlar zincirinin sonuçları ortadayken, siz hala bilime sırtınızı dönüp, tek tip bir anlayışı dikte etmeye çalışırsanız, kaybedersiniz.
Atamalarda liyakat ve evrensel eğitim, mecburi istikamettir.
Aksi takdirde, eşi dostu kayırıp sadece bizim hakkımızı yediğinizi sanırken, bir bakarsınız ülkemizin geleceğini de yiyip bitirmişsiniz.
Bizimle beraber ülkemiz, ülkemizle beraber siz de kaybetmişsiniz.