'Tam bir dar bir boğaza girmiş durumdayız'

'Tam bir dar bir boğaza girmiş durumdayız'

Başbakan Yıldırım, "250 milyarlık kredi hacmini oluşturmasaydık bugün 30 bin tane sanayici, iş adamı göçmüştü. Tam bir dar bir boğaza girmiş durumdayız. Tamamen bir çıkmaz" açıklamasında bulundu.

İSTANBUL - Başbakan Binali Yıldırım, bankalara yüksek faiz uyarısı yaparak, "Bu hareketten önce son çağrıdır. Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz ya da bunun da tedbirini alırız. Bankacılarımız tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı alacak değiliz. Aracımız olduğunu bilsinler istiyoruz ki doğal seyrinde işler düzelsin. Nasıl Kredi Garanti Fonu ile kaynak ürettiysek diğer tedbirlerimizle iş alemini rahatlattıysak bankalar da çaresiz diye düşünmesinler. Elimizde araçlarımız var o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. İstiyoruz ki tatlılıkla olsun" dedi. 

"ELİMİZDE ARAÇLARIMIZ VAR O ARAÇLARI KULLANMAKTAN ÇEKİNMEYİZ. İSTİYORUZ Kİ TATLILIKLA OLSUN" 

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Sanayi Odası Meclis toplantısında konuştu. Bankalara yüksek faiz uyarısı yapan Yıldırım, "Bankaların rasyoları geçen seneye göre 2016'da 15.5 civarındayken şimdi 16.4'e çıkmış. Her şey güzler de neden bankalar faizleri bu kadar yüksek tutuyor. Yüzde 14'ten parayı toplayacaksın sanayiciye iş adamına kaçtan kullandıracaksın? Yüzde 18, 19, 20, insaflıysan 25'e kadar gidiyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Bunu daha önce bir vesile ile söyledim. Bu hareketten önce son çağrıdır. Tren kalkıyor hareketten önce son çağrıyı yapıyorum. Ya adam gibi makul bir faiz oranını benimsersiniz ya da bunun da tedbirini alırız. Bankacılarımız tehdit olarak algılamasın. Elimizde araçlarımız var. Ellerinden parayı alacak değiliz. Aracımız olduğunu bilsinler istiyoruz ki doğal seyrinde işler düzelsin. Nasıl Kredi Garanti Fonu ile kaynak ürettiysek diğer tedbirlerimizle iş alemini rahatlattıysak bankalar da çaresiz diye düşünmesinler. Elimizde araçlarımız var o araçları kullanmaktan çekinmeyiz. İstiyoruz ki tatlılıkla olsun" diye konuştu. 

"SANAYİLEŞMEK MİLLÎ BİR DAVADIR" 

Yıldırım, "Sanayileşmek millî bir davadır. Sanayicilik yapmak bir sevda işidir. Para kazanmak için tercih edilecek öncelikli iş değildir. Para kazanmanın bir çok yolu var en zor yollarından biri de sanayici olmaktır. Kendi ölçüsünde denemiş ağır sanayide de çalışmış kardeşiniz olarak söylüyorum para kazanabilirsiniz bir ürün ortaya koymanın verdiği hazzı yaşayamazsınız. Sanayicilik kutsal çileli iz bırakan bir iş. Hepinizi yürekten tebrik ediyorum. Türkiye kalkınıyorsa, sayılı ülkeler arasında yerini alıyorsa sizlerin yaptığı yatırımların çok büyük katkısı var" açıklamasında bulundu. 

"ŞİMDİ YÜZ YIKAMA ZAMANI. BANKALAR YÜZ YIKAMA ZAMANI" 

Bankalara, "millete, sanayiciye sahip çıkın" diye seslenen Yıldırım, "Bu hükümet bu kadar yükünüzü aldı. Temerrütte düşecek kredilerinizi yeniden yapılandırdı. Sizi rahatlattı rasyolarınız, karlarınız uçtu gitti. Şimdi bizde bir tabir var el eli yıkar el de döner yüzü yıkar. Şimdi yüz yıkama zamanı. Bankalar yüz yıkama zamanı. Görevlerini yapmalarını sanayiciler adına bekliyoruz. Çok da zamanımız yok. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Öyle bir kar sanayide var mı yok. Alın, akıl teri bakıyorsun el elde baş başta. Her şart altında kazanan bir sektör olur mu kardeşim? Her seferinde 4 ayak üstüne düşüyor. Böyle bir şey olmaz. Bu işin karı zararı da var. Risk olunca aman hükümet bize sahip çıkın. Tamam çıktık. Şimdi de paralar geliyor siz de millete, sanayiciye sahip çıkın. Takiplerdeki kredilerde azalma var" ifadelerini kullandı. 

"GÖSTERGELERİMİZE BAKIYORUZ İYİ BANKALARIMIZA, EFLASYONA BAKIYORUZ BURADA İŞLER TERSİNE DÖNÜYOR" 

Yıldırım, "Göstergelerimize bakıyoruz hepsi dünyanın göstergelerinden iyi. Bankalarımıza, enflasyona bakıyoruz burada işler tersine dönüyor. Bunda bir yanlışlık yok mu? Siz bu işin erbabısınız. Burada bir yanlışlık var bu doğal bir şey değil, sürdürülebilir de değil. Bunun çaresi var bunu biz tek taraflı yapmak istemiyoruz" dedi. 

"TAM BİR DAR BOĞAZA GİRMİŞ DURUMDAYIZ" 

Yıldırım, "Bankalara diyoruz ki gelin aklınızı başınıza alın mevduat toplama yarışına girmeyin.' Birbirleriyle yarışıyorlar. 'Ne veriyorsun?', '13', 'Ben 13,2.' Sanki efendim, balık mezbahasında müzayede yapıyor. Olur mu böyle şey? Parayı toplayacaksınız, sonra o parayı kullandıracak kimse bulamazsan ne yapacaksın? Turşusunu mu kuracaksın paranın? Bu finansman meselesi sanayinin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Türkiye'nin büyümesinin önündeki en büyük engeldir. Tam bir dar bir boğaza girmiş durumdayız. Tamamen bir çıkmaz" açıklamasında bulundu.

"YAPACAĞIMIZ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMAYI GARANTİ ALTINA ALMAK" 

Yıldırım, "Kalkınma üretimle, istihdamla, yatırımla olur. Yapacağımız sürdürülebilir kalkınmayı garanti altına almak. Yapacak imkanımız var. İstikrar ve güven olduğu için büyüme sürüyor. Büyüme daha da artacak. Millet gerginlik, sorun istemiyor. Bize düşen çalışmak, üretmek. Katma değeri daha fazla artırmalıyız. AR-GE işi zihinsel bir dönüşüm gerektiriyor. Büyüme daha da artacak" dedi. 

"6 AYLIK BİR EYLEM PLANI HAZIRLADIK. BUNU BAYRAMDAN SONRA İLAN EDECEĞİZ. BÜROKRASİDEN BİZ DE ŞİKAYETÇİYİZ" 

6 aylık bir eylem planının bayramdan sonra ilan edileceğini belirten Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:

"Anayasa değişikliği güven ve istikrarı kalıcı hale getirdi. Vatandaş sandıkta iktidarı belirliyor. Güçlü iktidar her zaman garanti altına alındı. Yasama, yürütme ile geçişler çatışmalar büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor. Yasama daha etkin hale geliyor. Yasama tamamen Meclis'in inisiyatifine geçiyor. Hükümet , Meclis üzerine çökmüyor. Yönetimde uzlaşma kültürünü getiriyor. 

"ARALARINDA KRİZ OLURSA ELLERİNE EŞİT SİLAHLAR DA VERMİŞ SİLAH ÇEKERSE ÖBÜRÜ DE ÇEKİYOR"

Bu sistem, sandıkta iki tane eşit irade tanımlıyor vatandaş. Birine verdiği iradeyi yürütmeye verdiği iradeyi yasamaya da veriyor. Dolayısıyla iki tene yetki almış irade var. Aralarında kriz olursa ellerine eşit silahlar da vermiş tırnak içinde söylüyorum biri silah çekerse öbürü de çekiyor. mecburen birbirlerini yok etmek yerine oturup anlaşacaklar. Böyle bir güzellik. Bu bir mühendislik projesi. Hesabı kitabı yapılmış bir iş. 2019'da  deneyeceğiz. Türkiye artık bölünme korkusunu tamamen geride bırakmıştır. Bölünme diye bir şey yok.  6 aylık bir eylem planı hazırladık. Bunu bayramdan sonra ilan edeceğiz." 

"KDV KONUSUNU YENİ BAŞTAN VERGİ REFORMUNU GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ"

Yıldırım, "KDV konusunu yeni baştan vergi reformunu gözden geçireceğiz. Çelişkiler var. Bürokrasiden biz de şikayetçiyiz. Kamu alımlarında prensibimiz yerlileştirmek ve millilik" dedi. 

"DÜNYA 2008 SONUNDAN BERİ KRİZDE. BU SENE İYİ HABERLERE GELİYOR"

Dünya ekonomisinin iyiye gittiğini vurgulayan Yıldırım, "Dünya 2008 sonundan beri krizde. Bu sene iyi haberlere geliyor. Dünya büyümesi bu yıl 3.8 olarak revize ettiler. Dolayısıyla artık dünyada da büyüme artmaya başlıyor. Küresel kriz etkisin kaybediyor. Dünya tekrara büyüme yoluna girmiş oluyor. Bu tahminleri yapanlar dünya ile ilgili başka ülkeler ile tahminleri yaparken sonucu beklemeden yapıyorlar. Bizimkiler de sıra Türkiye'ye gelince Türkiye büyümeyi gerçekleştirdikten sonra  tahminlerini revize ediyorlar. Böyle bir farkımız var" diye konuştu. 

"TÜRKİYE'YEYİ ARDI ARDINA BU DEĞERLENDİRME KURULUŞLARI MAALESEF VURDU" 

Yıldırım, "15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra çok aceleci davrandılar. Türkiye'yeyi ardı ardına bu değerlendirme kuruluşları maalesef vurdu. Biz yılmadık, usanmadık milletimize, ülkemize, sizlere  güvendik. Her türlü olumsuzluğa karşı tedbirlerimizi aldık. Şimdi de bunun semeresini görüyoruz. Dünyada Çin ve Hindistan'dan sonra üç numaraya yerleştik. Avrupa'nın iki katı" dedi. 

"250 MİLYARLIK KREDİ HACMİNİ OLUŞTURMASAYDIK BUGÜN 30 BİN TANE SANAYİCİ, İŞ ADAMI GÖÇMÜŞTÜ" 

Yıldırım, "Sürekli bir şey diyordum bu ilkbaharda, yazda inşallah, Türkiye ekonomisi çok daha güzel olacak. Bunları söylerken dudak büküyordu bir çok insan bu bir kehanet değil. Bir yandan halk oylaması işçin kampanya yaparken parlamentoyu çalıştırdık. ABD seçimlerinden sonra orada oluşan kısa süreli kur kaynaklı dalgalanmayı bunun iş alemimize getireceği olumsuzlukları derhal gördük ardı ardına bir çok tedbir aldık. Eğer, 250 milyarlık kredi hacmini oluşturmasaydık bugün 30 bin tane sanayici, iş adamı göçmüştü. Bankalar zora girmişti. Ekonomi maalesef zora girecekti" açıklamasında bulundu. 

(KIDEM TAZMİNATI) "ADİL BİR ÇÖZÜM BULACAĞIZ"

Kıdem tazminatına ilişkin Başbakan Binali Yıldırım, "Kıdem tazminatı, önemli konu. Burada prensibimiz çok açık, bu işin taraflarını bir araya getirip uzlaşma sağlayıncaya kadar gayret etmemiz lazım. Maksat üzüm yemek. Bunun için de anlaşacağız, anlatacağız. Ben eminim ki ülkenin geleceği sadece sanayicinin derdi değil, siyasetçinin derdi değil, çalışanın da derdi. Olmayınca, istediğin kadar iste. Nasıl olacak? Nereden vereceksin? Şimdi artık geçmiş dönemlerin ideolojik sendikacılığı bitti, ücret sendikacılığı bitti. İş yerinin altın üçgeni var şimdi. Çalışan, patron, iş yeri. Bu üçgenin bozulmaması lazım. Burada da sorumluluk herkese düşüyor. Biz hakemlik görevimizi yapacağız ve bu işi çalışanlarımızın hakkına, hukukuna halel getirmeden, onlara zarar vermeden, işverenin de sürdürülemez bir yük almasının önüne geçecek, adil bir çözüm bulacağız. Bu konudaki duruşumuz budur, kararımız budur. Bu iş hukukuyla ilgili serzenişinize, şikayetinize sonuna kadar katılıyorum. Bu sürdürülebilir bir iş değil. Burada da adalet. Ölçü ne çalışan ne çalıştıran, adalet" diye konuştu. 

"BEĞENSEK DE BEĞENMESEK DE ADALET HEPİMİZE LAZIM. ŞİKAYETİMİZ VAR DÜZELTEBİLİRİZ" 

"Beğensek de beğenmesek de yargı, adalet hepimize lazım" diyen Yıldırım, adaletten, yargıdan şikayetlerin olduğunu vurgulayarak, "Memnun olan yok. Kimisi yollara düşüyor, kimisi kararları beğenmiyor. Beğensek de beğenmesek de yargı, adalet hepimize lazım. Adalet devletin temeli. Ben çocukken ilçeye giderdim, kaymakamlığın bodrum katında adliye olurdu. Orada istida yazdırırdık babamla katiplere. Hep şöyle düşünürdüm; adalet mülkün temeli demek, bodrum katta bunların yeri burada demek. Öyle anlardım. O zaman mülkün de devlet olduğunu tam kavrayamamıştık, çocuktuk. Şimdi biz onu temelden çıkardık, saraylara taşıdık. Bu işin zarfı. İçerik, mazruf, düzelmesi için zamana ihtiyacımız var. Şikayetimiz var ama imkansız değil. Düzeltebiliriz" ifadelerini kullandı. 

"YASAYI DEĞİŞTİRMENİN YOLU PARLAMENTODUR, YOL DEĞİL"

Başbakan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Adalet yürüyüşü"ne ilişkin şunları söyledi: "Yargının tekrar güven kazanması için yapmamız gereken şeyler belli. Mahkeme kararı bizi mutlu etmeyebilir. Ama o kanun orada olduğu müddetçe, o hükümler yazılı olduğu müddetçe, ona rıza göstermemiz lazım. Ne yapacağız? Değiştireceğiz. Eğer maksat o yargılamadan hasıl olmuyorsa, yasayı değiştireceğiz. Bunun yolu da parlamentodur, yol değildir, yollara düşmek değildir. Çalışacağız, çabalayacağız, değiştireceğiz. Ana muhalefet partisi, iktidar alternatifi parti ve onun başkanının yapması gereken, parlamentoda bu meselenin takipçisi olmasıdır. Biz de şikayetçiyiz sadece o değil." 

"YUNANİSTAN'DAYDIM, ASKERLERİ SORDUM. DEDİ Kİ 'O YARGININ İŞİ, BİZ BİR ŞEY YAPAMAYIZ"

Yıldırım Yunanistan'daki darbeci askerlerin iadesine ilişkin, "Yunanistan'daydım, askerleri sordum. Dedi ki 'O yargının işi, biz bir şey yapamayız.' Ben de aynı şeyi söyledim. Ama biz aynı şeyi söyleyince, maalesef bu farklı yorumlanıyor. Bakıyorum bazı gazeteler, 'Başbakana hukuk dersi verdi Çipras' diyor. Nasıl hukuk dersi vermiş? Darbecilerin verilmemesine yargı karar vermiş de ben ona rağmen istemişim. Bakış açısını görebiliyor musunuz? Bu kafalarla memleket bir yere gitmez. En iyisi kenarda durmak biz öyle anlıyoruz" açıklamasında bulundu. 

"YÜKSEK FAİZLER, ÜRETİM EKONOMİSİNE GEÇİŞİN ÖNÜNDE CİDDİ ENGEL" 

İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yaptığı konuşmada,  rehavete kapılmadan 'nitelikli' büyümek gerektiğine dikkat çekerek "Yüksek faizler, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi engel" dedi. 

"DAHA NİTELİKLİ BİR İSTANBUL'A VE DAHA NİTELİKLİ BİR SANAYİYE İHTİYAÇ DUYUYORUZ" 

Bahçıvan, sanayi büyümesinin, Türkiye ekonomisinin 2017 ilk çeyrek büyümesini de geçerek yüzde 5,3'e ulaştığına dikkat çekerek,  "Bu performans bizleri rehavete sürüklememelidir. Arzu ettiğimiz büyüme 'nitelikli' büyümedir. Böyle bir vizyonu hayata geçirmek için cesur adımlar atmamız gerekiyor" dedi. Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü: "Son dönemde arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16'lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor. İstanbul'un sadece bir kültür, turizm ve finans şehri olarak görülmemesi gerekir. Daha nitelikli bir İstanbul'a ve daha nitelikli bir sanayiye ihtiyaç duyuyoruz. Her 10-15 yılda taşınmak, ciddi kaynak, vizyon ve enerji israfıdır. İstanbul'daki sanayimizin bu göçebelik durumu artık bir çözüme kavuşturulmalıdır. Çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasının sebebi, yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasıdır. AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır." 

"YENİ NESİL BİR KALKINMA BANKASINA SAHİP OLMAMIZ ÇOK GEREKLİ BİR İHTİYAÇ" 

Faiz oranlarının yüksek seviyesi, üretim ekonomisi için engel sürdürülebilir ekonomik büyüme için nitelikli finansmana erişiminin önemine de değinen Bahçıvan, "Kamu sanayi yatırımlarına mutlaka destek olmalı. Yeni nesil bir Kalkınma Bankasına sahip olmamız çok gerekli bir ihtiyaç. Bu Banka, sanayicilere Türk Lirası cinsi, uzun vadeli uygun maliyetler ile yatırım ve proje kredilerini sağlamalıdır. Bu noktada bir hususa özellikle dikkat edilmesi gerekiyor; o da bankaların faaliyetlerini sorumluluk bilinci eşliğinde sürdürmesi gerçeğidir. Oysaki son dönemde, arzu etmediğimiz bir şekilde kredi faizlerinde yüzde 15-16'lık oranlara varan bir yükselişe tanık oluyoruz. Faiz oranlarının böyle yüksek bir seviyede seyretmesi, üretim ekonomisine geçişin önünde ciddi bir engeldir. Bankaların reel sektörü paydaş olarak görmeleri ve uzun vadeli, sağlıklı bir iş birliğini kısa vadeli çıkarlara kurban etmemeleri gerekiyor. Çünkü bankaların, içinde yer aldıkları ekonomik yapının bütününü gözeterek hareket etmesi çok önemlidir"  ifadelerini kullandı. 

"AB İLE BELİRSİZLİKLER ORTADAN KALKMALI" 

Türkiye AB ilişkilerine değinen Bahçıvan, "AB ile belirsizlikler ortadan kalkmalı" dedi. 2017 birinci çeyrek büyüme rakamlarında yatırımların büyümeye katkısının çok sınırlı olduğuna da dikkat çeken Bahçıvan, çok önemli teşviklere rağmen sanayide yatırımların sınırlı kalmasını yatırım ortamının yeteri kadar tatmin edici olmamasına bağladı. Bahçıvan, "Gerek dünya gerekse AB ile entegrasyonun arttığı, risklerin azaldığı, güvenli ülke algısının daha da güçlendiği bir yatırım ortamında hem yerli yatırımlar hem de doğrudan yabancı yatırımlar daha da canlanacaktır. Bu noktada en büyük dış ticaret ortağımız olan AB özel bir önem taşıyor. Ocak-Nisan 2017 döneminde AB'nin, AB dışındaki ülkelerden yaptığı ithalat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 arttı. Aynı dönemde Türkiye'nin AB ülkelerine ihracatı sadece yüzde 4 artarak 23,1 milyar avroya çıkarken, Güney Kore'nin AB'ye ihracatı yüzde 20, Hindistan'ınki ise yüzde 10 arttı. AB ekonomisi toparlanırken bizim bu pastadan aldığımız pay yeterli değil. AB ile sürdürülebilir, takvimi ve kesin sonuçları olan samimi bir ilişkiyi yeniden tarif etmemiz ve belirsizlikleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Gümrük Birliği'nin revize edilmesi ve kapsamının değişen ticari koşullara uygun olarak genişletilmesi talebimiz güncelliğini korumaktadır" diye konuştu. 

Başbakan Binali Yıldırım, Kocaeli Gebze'de vatandaşlarla bir araya geldiği  iftar buluşmasında konuştu. Yıldırım, "Hiç kimse, içeride, dışarıda hiçbir şer odağı Türkiye'yi çıktığı bu medeniyet yolculuğundan asla geri çeviremez, buna gücü yetmez. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi, ülkemizin istikrarını hedef alan hainlere geçit yok. İhanet tezgahlarıyla, terör senaryolarıyla, bu ülkenin önünü kimse kesemeyecek. Ne FETÖ'cular ne BETÖ'cular ne de bölücüler. Terör bütün insanlığın başının belasıdır" dedi. 

"TAPU SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ"

Yıldırım kendisini dinlemeye gelen bazı vatandaşların tapu sorununu dile getirmesi üzerine, "Tapu sorunu var halledilmesini istiyorsunuz. Tamam. '30 yıllık tapu sonunu çözelim diyor sayın Başbakanım' tabiki çözeceğiz. Bugüne kadar ne sorunlar çözdük. Onu da çözeriz. Gereken neyse yapılacak merak etmeyin" dedi.

 "15 TEMMUZ'DA BÜYÜK BİR FELAKETİN EŞİĞİNDEN DÖNDÜK"

15 Temmuz darbe girişimine değinen Yıldırım, "15 Temmuz'da büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Millet olarak kenetlendik. Darbeci alçaklara gereken cevabı verdik. Hainler demokrasimize, Cumhuriyetimize devletimizin bütün kurumlarına kast ettiler. Yanlış hesap yaptılar. Bu milletin, bayrak, ezan, istiklal aşkını hesap edemediler. Hiç kimsenin gücü milletin birliğini bozmaya yetmez" dedi.

"İHANET TEZGAHLARIYLA, TERÖR SENARYOLARIYLA, BU ÜLKENİN ÖNÜNÜ KİMSE KESEMEYECEK"

Terörle mücadeleye değinen Yıldırım, "Hiç kimse, içeride, dışarıda hiçbir şer odağı Türkiye'yi çıktığı bu medeniyet yolculuğundan asla geri çeviremez, buna gücü yetmez. Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi, ülkemizin istikrarını hedef alan hainlere geçit yok. İhanet tezgahlarıyla, terör senaryolarıyla, bu ülkenin önünü kimse kesemeyecek. Ne FETÖ'cular ne BETÖ'cular ne de bölücüler. Terör bütün insanlığın başının belasıdır. Ama, fakat demeden, çifte standart yapmadan, iki yüzlülük yapmadan birlikte mücadele şart. Başka ülkeler bazen 'Türkiye'de terör var bize ne' dedi. Ne oldu? Terör onları da vurdu. Hep beraber çalışacağız. Sınırlarımız içinde ve dışında sonuç alana kadar mücadele edeceğiz" dedi.   

HABERE YORUM KAT