'Suriyeli çocukları okutmalıyız'

'Suriyeli çocukları okutmalıyız'

AB Bakanı Ömer Çelik, "Suriyeli çocukların yarıya yakını da henüz okul imkanlarından mahrum. 'Eğer Suriyeli çocukları okutamazsak, bu çocukların peşinde terör örgütlerinin olduğunu unutmayalım" dedi.

AB Bakanı Ömer Çelik, Brüksel'de temaslarda bulundu. Türkiye'ye gönderilecek mali yardım konusunda çok zayıf bir ilerleme olduğunu söyleyen Çelik, "En son Cumhurbaşkanımızın, (AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude) Juncker ile görüşmesinde bu bütün eldeki projelerin derli toplu olarak aktarılması ve Juncker’in bunları hızlandırmakla ilgili bir çaba içerisine gireceği şeklinde bir tablo ortaya çıkmıştı, bu projelerde aktarıldı. Tabii Türkiye’deki tabloyu en çarpıcı şekilde özetliyoruz. Yani Türkiye’de bir AB ülkesi olan Slovakya nüfusunun yarısı kadar mülteci var. Neredeyse bir İskandinav ülkesindeki toplam öğrenci sayısı kadar Suriyeli çocuk okuyor. Bunların yarıya yakını da henüz okul imkanlarından mahrum. 'Eğer Suriyeli çocukları okutamazsak, bunlara sağlıklı eğitim imkanları veremezsek bu çocukların peşinde DEAŞ gibi, El Kaide gibi terör örgütlerinin olduğunu unutmayalım' diyerekten bunun altını çiziyoruz." dedi.

Katılım müzakereleri konusundaki ivmenin yeniden yakalanmasıyla ilgili muhataplarına gereken çağrıyı yaptıklarını anlatan Çelik, "Tabii bir gönüllü yerleştirme planı vardı, yani göç meselesi belli bir kontrol altına alındıktan sonra Avrupa’da belli ülkeler, belli kontenjanlar alacaktı. Bu konuda maalesef AB’yi oluşturan ülkelerin sınıfta kaldığını görüyoruz. 50 kişi için, 100 kişi için, 300 kişi için referandum yapmaktan bahseden ya da Avrupa Komisyonunda bu ülkeler arasında krizin ortaya çıkmasına sebep olan tartışmalar var. Bu çok büyük bir insani kriz ve bu insani kriz yakın zamanda bitmeyecek. Dolayısıyla Türkiye’nin bütün dünyanın vicdani yükünü tek başına, ahlaki yükünü, siyasi yükünü ve bu meselenin mali yükünü tek başına çeken ülke olarak bu konuda yükünün paylaşılması gerekiyor, bu yapılmıyor. Avrupa’nın belli ülkelerinin, belli sayıda mülteciyi alması gerekiyor, bu konudaki gönüllü yerleştirme planı da işlemiyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Avrupa’nın içindeki kriz Türkiye meselesine yansıyor"

Bir gazetecinin AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan sorunlara ilişkin sorusu üzerine Çelik, Avrupa içerisinde çok büyük sıkıntılar ve tartışmalar olduğuna dikkati çekti.

Çelik, önemli Avrupa ülkelerinin seçim süreçleri geçirdiklerini ve büyük meselelerin üye ülkeler içerisinde iç politik bölünmeye yol açtığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Yani göçmen meselesi öyle, terörle mücadele meselesi öyle. Bir bakıma iç siyasetteki denklemler bu ülkeleri kıpırdayamaz hale getirmiş durumda. Avrupa Birliği’nin kurulduğu günden bu tarafa kadar şunu söyleyebiliriz, en çok içe kapandığı dönemdir. Yani ilk defa krizleri fırsata çeviremiyor, krizleri daha çok orta sahada top çevirir gibi çeviriyor, içe kapanarak maalesef krizleri sadece erteleyerek çözmeye çalışıyor. Ama bunların hiçbiri çözülmüyor. Yani burada yapısal bir kriz var." 

AB'nin yaşayabilmesi için reforma ihtiyacı olduğuna dikkati çeken Çelik, "Dolayısıyla Avrupa’nın içindeki kriz Türkiye meselesine yansıyor. Daha önce de ifade ettim, bu Türkiye-AB arasında bir kriz olmaktan ziyade Avrupa’nın iç krizinin Türkiye’ye yansımasıdır, Avrupa’nın iç krizinin göç meselesine yansımasıdır, Avrupa’nın iç krizinin bu insani yardım meselelerine yansımasıdır. Dolayısıyla bu bakımdan Avrupa genişleme perspektifini kaybettiği gibi aynı zamanda da tek başına karar alma, tek başına bir birlik gibi hareket edebilme refleksini de kaybediyor." ifadelerini kullandı.

Avrupa'da FETÖ faaliyetleri

Bakan Çelik, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili bir soru üzerine, FETÖ'nün Avrupa coğrafyasında başka bir kimlik altında görünüm sergilediğini söyledi.

FETÖ'nün mali imkanları da olduğunu belirten Bakan Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu mali imkanlarla birlikte birtakım yayın organlarına yaklaşmak, birtakım kilise vakıflarına yaklaşmak, birtakım politikacıların kampanyalarına destek vermek şeklinde kendilerine alanlar açıyorlar. Ama şunu ciddi bir şekilde örnekliyoruz, yani bunları geçmişte Türkiye’de de yaptılar ve bunlar bulundukları her ülkede bir başka ülke adına mutlaka bir haber elemanı olarak çalışırlar, yani bunların hayatiyet sebebi budur. Bunların özellikle bu kara para trafiğinin iyi izlenmesi gerektiğinin, bunların bu darbecilerin üst düzey yöneticilerin kendi aralarındaki yazışmalarının birtakım istihbarat servisleriyle ilişkilerinin iyi incelenmesi gerektiğinin altını tekrar tekrar çiziyoruz. Ama kesin olan şudur, özellikle bu örgütün üst düzey yöneticilerinin Avrupa’da himaye edilmesi, Avrupa’da saklanması ya da serbestçe dolaşmasına izin verilmesi gibi bir şey açıkça terörü himaye etmektir. Bunun herhangi bir DEAŞ yöneticisini himaye etmekten bir farkı yoktur."

"Türkiye’yi hesaba katmadan bu ilişkilerin geliştirilmesi, bu açılımların sağlanması mümkün değil"

Türkiye açısından kabul edilmeyen durumların Avrupa Birliği’nin çıkarları açısından da uygun olmadığını söyleyen Çelik, şunları dile getirdi:

"Ben nihayetinde Türkiye’nin çıkarlarına bakarım, Türkiye’nin milli çıkarlarını korumak için, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin Türkiye’nin milli çıkarlarını koruması açısından yepyeni imkanlar, fırsatlar getireceğini düşündüğüm için bu sürece asılıyorum. Aynı şekilde Avrupa Birliği’nin de buradan kazanımları olacaktır. Aynı şekilde Avrupa’nın tabii sınırı Türkiye’nin sınırlarıdır. Yani 'Türkiye’nin sınırları değildir.' diyerek siz bu sınırları Türkiye’nin batısından itibaren çizerseniz, buyur o zaman hadi Irak ve Suriye kaynaklı göçü Türkiye’ye olmadan yönet. Afrika’ya açılacaklarını söylüyor bazı ülkeler, hadi Türkiye’nin perspektifi olmadan Afrika’yı yönetin. Kuzey Afrika’da, Libya’da DEAŞ kaynaklı, Boko Haram kaynaklı istikrarsızlıklar baş gösterebiliyor, oradan kaynaklanan göç İtalya’yı etkiliyor, Batı Akdeniz hattını etkiliyor. Hadi Kuzey Afrika’da ya da Afrika’nın diğer kesimlerinde Türkiye olmaksızın bir perspektif geliştirin, bu söz konusu değil. Bu zaten işin icabına, tabiatına aykırı bir şey. Türkiye tarih boyunca bütün bu özelliklerinin yanı sıra her zaman merkezde güçlü bir Avrupa devleti oldu, Türkiye’yi hesaba katmadan bu ilişkilerin geliştirilmesi, bu açılımların sağlanması mümkün değil."

 

ekran-resmi-2017-07-12-21.30.23.png

HABERE YORUM KAT