Sol partilere oy vermemek bize ne kazandırır?

Sol partilere oy vermemek bize ne kazandırır?

Almanya’daki Türk kökenliler seçimi boykot ederse, çifte vatandaşlık geri gelmez, sosyal haklar artmaz, okullarda Türkçe zorunlu ders olmaz. Sol partilere oy vermemek ırkçılardan başka kimseye bir şey kazandırmaz.

OKTAN ERDİKMEN - Erdoğan’ın 'CDU, SPD ve Yeşiller’e oy vermeyin' çağrısının ardından Almanya’daki Türkiye karşıtlığı yine büyük bir ivme kazandı.

Türkiye, bugüne kadar mavi kart gibi uygulamalarla, yurt dışında yaşayan vatandaşlarını, bulundukları ülkenin vatandaşlığına geçmeye teşvik etti. Binlerce Türk kökenli siyasetçi, Almanya’da Erdoğan’ın saydığı partilerde siyaset yapıyor. Aralarında milletvekilleri, belediye meclis üyeleri var. Bu kişilerin arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çok seven insanlar da yer alıyor. AKP'den İstanbul Milletvekili seçilen IGMG eski genel sekreteri Mustafa Yeneroğlu da, milletvekili seçilene kadar SPD üyesi olarak siyaset yapıyordu. 

Bu çağrı, Erdoğan’a sempati duyan SPD, CDU ve Yeşiller üyesi siyasetçilerin de, bir bakıma kendi kendilerine oy vermemesine yönelik bir çağrı oldu.

Şimdi bu insanlar ne yapsınlar? 'Türkiye düşmanı' bu partilerdeki siyaseti bırakıp, hepsi BIG'e veya ADD'ye mi geçsinler? Aksi halde Erdoğan'ın çağrısında ifade ettiği gibi, "Almanya'da yaşayanların onur mücadelesine" aykırı bir tutum mu sergilemiş olacaklar, yani onursuz mu sayılacaklar?

Erdoğan neden Sol Parti ve FDP demedi?

Erdoğan açıklamasında Sol Parti’nin ve FDP’nin adını zikretmedi. Oysa Sol Parti, Erdoğan’a karşı en radikal söylemlere sahip olan ve hakkında giriş yasağı uygulanmasını savunan bir parti. İlk açıklamasında unuttuğunu veya eksik bilgi sahibi olduğunu varsaysak bile, ikinci açıklamasında da Sol Parti’nin ismini oy verilmeyecekler arasında saymaması ilginç. Erdoğan, Sol Parti’nin seçimlerden Yeşiller’in önünde çıkmasını umuyor olabilir.

FDP tercihinin ise kasıtlı olduğu görülüyor. FDP, son seçimlerde meclise girememiş ve CDU-SPD koalisyonu gerçekleşmişti. CDU ve Merkel, Erdoğan’a karşı SPD’den daha ılımlılar. Dolayısıyla FDP’nin meclise girmesi, CDU-FDP koalisyonuna neden olacak ve Sigmar Gabriel dışişleri bakanlığını terk etmek zorunda kalacaktır. UETD eski başkanının FDP’ye oy verme çağrısı yapması da bu görüşü destekliyor. FDP'den Erdoğan'a karşı sert bir eleştiri de gelmiyor.

Erdoğan BIG’i ve ADD’yi mi kastetti?

Erdoğan’ın gönlünden Almanya’daki seçimleri kazanmasını geçirdiği partilerin BIG veya ADD olduğunu biliyoruz. Ancak bu partiler Türklerin en yoğun yaşadıkları NRW eyaletinde bile yüzde 0,2 oy alabilmişlerdi. Dolayısıyla Türk partisi olarak başarılı olamazlar. Bu nedenle Erdoğan’ın bu iki partinin adını zikretmeyerek, yüksek olasılıkla başarısız olunması durumunda, seçmenlerin kendi sözünü dinlemedikleri algısının oluşmasını istemediği görülüyor.

BIG, bir umudu olmadığı için seçimlere bile girmiyor. ADD ise sadece NRW’de oy pusulalarında yer alacak.

FDP’ye oy vermek bize ne kazandırır?

Mevcut durumda Hür Demokratlar'a yani FDP’ye oy vermek Almanya’daki Türklere hiçbir şey kazandırmaz. FDP barajı geçerse, Türklerin ve diğer azınlıkların hakkını görece daha iyi savunan SPD, dengeleyici unsur olmaktan çıkar. Çifte vatandaşlık, anadili dersleri, inanca dayalı din dersleri gibi konularda mevcut haklarımızı dahi kaybetmek durumunda kalırız.

Kamu yöneticileri sağcı bir hükümeti arkalarına almanın getirdiği cesaretle, Türklerin ve Müslümanların uğradığı ayrımcılıklar karşısında, gözlerini biraz daha kapatırlar.

Yani Almanya’da seçimleri boykot etmek veya sağ partilere oy vermek, Türklere ve Müslümanlara hiçbir şey kazandırmayacağı gibi, aşırı sağcıların ekmeğine yağ sürer.

Emin olun Erdoğan’ın açıklamalarını duyduğunda Pegida liderlerinin, SPD’li Sarrazin’in ve NPD’li ırkçıların yüzlerinde bir gülümseme meydana gelmiştir.

Almanya’da yaşayan demokratlar ise bu duruma üzüldüler.

Dünya genelinde ekonomik nedenlerle aşırı sağcı liderlerin ön plana çıkmaya başladığını önceki yazılarımızdan birinde ele almıştık. 

Bugün Afrika’daki açlık, Ortadoğu’daki savaş, Avrupa’daki terör ve evinden barkından ayrılmak zorunda kalan milyonlarca mülteci, dünyanın ciddi bir buhrandan geçtiğini gösteriyor.

Dünya bu buhrandan ancak sol partilerin geniş kitleler lehine uygulayacakları halkçı politikalarla çıkabilir.

Egolarını tatmin etmek için milyonlarca insanın hayatını zorlaştıran şovenist liderlerin, aşırı milliyetçi  ve emperyalist hayalleriyle değil.

 

Daha fazlası için: FacebookTwitterInstagramOktan Erdikmen'in diğer yazıları

 

ekran-resmi-2017-07-12-21.30.23.png

 

HABERE YORUM KAT