Ortak yaşamın koşulları

Ortak yaşamın koşulları

Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı Celal Aydemir, anadilinin önemini her fırsatta dile getiriyor.

ESSEN - Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı değerli öğretmenimiz Sayın Celal Aydemir, toplumumuzda yerini almak için filizlenen gençlerimizi, eğitim ve genel kültürlerimizle donatarak yaşama hazırlıyor. Diğer taraftan yaşama dair birikim ve deneyimlerini de halkımızla paylaşıyor. Başkanlığını yaptığı Ruhr Öğretmenler Derneği’nde meslektaşlarına, tecrübelerini aktarıyor. Anadilinin önemini Ruhr bölgesinde her fırsatta velilere ve öğrencilerine anlatıyor.

Genç nesillere, edebiyatı ve anadilimiz Türkçeyi sevdirmek için öykü günleri düzenliyor. Celal öğretmenin yaşama dair kaleme almış olduğu, ”Ortak Yaşamın Koşulları” yazısıyl, tecrübelerini bizimle paylaştığı için, anadilimiz Türkçemize katkıları için, gençlerimize verdiği değer için, çalışmalarına mesaisini harcarken saate bakmadan ve gönüllü olarak çalıştığı için, Cumhuriyetimizin değerli öğretmenine şükranlarımızı sunarken, Almanyagündemi olarak, Anadolu’muzun bozkırlarında yeşermek üzere, öğretmenimizin anısını Çekül Vakfı tarafından dikilecek yedi fidanla yaşatacağız.

ORTAK YAŞAMIN KOŞULLARI

Celal Aydemir/Ruhr Öğretmenler Derneği Başkanı-Essen

Ortak yaşamın tek koşulu vardır, o da esnek olmaktır. Yani kendi bulunduğumuz noktadan ödün vermektir. Bir yandan arkadaşımızla, eşimizle, dostumuzla birlikte yaşamaya karar veriyoruz, diğer yandan kendi bulunduğumuz odaktan bir adım atmıyoruz. “BEN bilirim, BENim söylediklerim tek doğrudur, BENim prensiplerim böyledir, BEN deneyimli ve bilgili bir kimseyim...” Bu “BEN”leri oldukça çok sıralayabiliriz. Bilim alanında, bu “BEN” merkezci düşünceye bencillik diyoruz.

Bencillik, bir kişinin sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesidir. Bu tür kişilerin kafasında sadece kendi hedefleri vardır. Amaç da o hedefe varmaktır. Karşısındakinin de bir insan olduğunu kabullenemez.

Bazı kavramları iyi çözümlemek gerekir. Arkadaş ne anlama geliyor? Çevremizdeki insanlar arasında bize en yakın olan kişiye diyoruz. Peki nedir bu yakınlık? Düşüncede, davranışta, günlük yaşamda, zevklerde kısacası yaşamın her alanında bize en yakın olan kişide karar vermek “arkadaşlık” olgusunu oluşturur. Hele bir de “eş” sözcüğü vardır ki o da arkadaşlığın en üst kademesidir. Yukarıda saydığımız değerlere bir de duygusallık eklenir.

Ama bakıyoruz ki arkadaşlık ilişkilerinde BEN yine öne çıkmış.

BEN olan yerde ORTAK YAŞAM konuşulamaz.


 

Kişinin ortak yaşamın koşullarını hazırlaması için, kendisine uygun değerler hiyerarşisi oluşturması gerekir. Oluşturduğu bu tablo içerisinde; kendi kendisine şu soruları sormalıdır.

- Ortak yaşamı istiyor muyum, buna hazır mıyım?

- Ortak yaşam için hangi ölçülerimin olması gerekiyor?

- İlişkilerde benim yerim neresi, karşımdakini yeri neresi?

- Ortak yaşamda vazgeçemeyeceğim kişilik özelliklerim neler?

- Hangi özelliklerimden taviz verebilirim?

- Verdiğim bu tavizler, benim kişilik özelliklimi bozar mı?

- Karşımdaki insanı, insan olarak ne kadar anlayabiliyorum?

- Benim esnek olmam ortak yaşamımızı kolaylaştırıyor mu?

Bu soruların sayısını elbette ki artırabiliriz.

Bazı kişiler bulundukları yerden bir milim geri adım atmazlar. Onlar için geri adım atmak yenilgidir, kaybetmektir. Yaptıkları davranışların kötü olduğunu bilseler bile geri atamayı kesinlikle kabullenemezler.

Bencil kişi, kafasında oluşturduğu bir yaşamı kendi çıkarlarına uygun görürken, aykırı bir yaşam sürmeyi çıkarlarına aykırı olduğunu düşünür.

Bencillik, dostlukların yok olmasına ve kişilerin yalnız kalmasına neden olmaktadır. İnsanın bencil olması durumunda, vazoda susuz ve ilgisiz kalan bir çiçek gibi kurumasına neden olur. Bunun örneklerini günlük yaşamımızda her gün izliyoruz, görüyoruz. Evlilikler, ortaklıklar, dostluklar, arkadaşlıklar bencillik nedeniyle yıpranmıştır. Bencilliğin, insanın doğasında olduğunu kabul edersek, bunu kontrol altına almak ve hastalık haline getirmemek için çaba gösterilmelidir.

Bencillik ortak yaşamın düşmanıdır. Ortak yaşamın mutlu ve verimli geçmesini arzu ediyorsak esnek olmalıyız, kendi egolarımızdan ödün vermeliyiz. Bunun yerine gelmesi için de hem zorlukları hem de mutlulukları paylaşmayı öğrenmek gerekir. Mutlu olmak için, “ben bugün arkadaşımdan ne kopardım” dememeli. Aksine, “bugün içimden gelmese de kendimden bir şeyler verdim” diyebilmeli.

HEP ALICI TARAF OLMAMALIYIZ, VERMEYİ DE ÖĞRENMELİYİZ!

Ahmet Birinci

HABERE YORUM KAT