Macaristan bir tane sığınmacı bile almayacak

Macaristan bir tane sığınmacı bile almayacak

Budapeşte Corvinus Üniversitesi Öğretim Üyesi ve siyaset bilimi uzmanı Dr. Rona, "Macar hükümeti için özellikle iletişim açısından sığınmacıları, hatta imkanlar dahilinde bir tane bile kabul etmemek çok önemli" dedi.

BUDAPEŞTE - Macar uzmanlar, sığınmacı kabul etmenin Macaristan'ın ekonomisini sıkıntıya sokmayacağını ancak hükümet açısından olağanüstü mağlubiyet sayılacağını belirterek, Brüksel'in bu konuda Macaristan'a baskı yapmasının siyasi açıdan hükümetin çıkarına olacağını öngördü.

Avrupa Parlamentosunda (AP), 17 Mayıs'ta, Macaristan hakkında "hukukun üstünlüğü, demokrasi ve temel hakların ciddi derecede bozulduğu" gerekçesiyle Lizbon Anlaşması'nın 7. maddesinin uygulamaya konulmasını öngören karar tasarısının kabul edilmesinin ardından Avrupa Birliği (AB) ve Macaristan arasında gerilimin yakın gelecekte sona ermesi beklenmiyor.

Budapeşte Corvinus Üniversitesi Öğretim Üyesi ve siyaset bilimi uzmanı Dr. Daniel Rona, AP Genel Kurulu'nda kararın kabulünün şaşırtıcı olmadığını dile getirerek, Macar hükümetinin bugüne kadar AB ile ilişkilerinde bazı tartışmalı konularda sınırları zorladığını ama "kırmızı çizgiyi" geçmediğini söyledi.

Macar hükümetinin, AB tarafından da eleştirilen sığınmacı politikasını sürdürmekte kararlı olduğuna hatta bu konuda AB'nin Macaristan hakkında soruşturma açmasına ya da AP'deki oy hakkını almasına razı olabileceğine dikkati çeken Rona, ''Macar hükümeti için özellikle de iletişim açısından sığınmacıları, hatta imkanlar dahilinde bir tane bile, kabul etmemek çok önemli. Aslında sığınmacı kabul etmek Macaristan'ın ekonomik durumunu sıkıntıya sokmaz ancak hükümet açısından olağanüstü mağlubiyet sayılır.'' diye konuştu.

Rona, Macar hükümetinin bu konuda AB'ye nereye kadar karşı koyacağını tahmin etmenin şimdilik zor olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bugüne kadarki örneklere baktığımızda hükümet kırmızı çizgiye kadar gidiyor ama o çizgiyi geçmiyor. AB, herhangi bir konuda ciddi bir duruş sergileyip yaptırımlarla tehdit ettiğinde hükümetin şartları zorladıktan sonra AB'nin baskısına boyun eğdiğini görüyoruz. Şunu da unutmayalım ki Macar halkının dörtte üçü AB taraftarı ve Macaristan'ın AB üyesi olarak kalmasını istiyor. Macaristan'daki yatırımların çok ciddi bölümü AB fonlarından sağlanıyor. AB üyeliği riske edilmediği sürece hükümet sığınmacı konusunda sınırları zorlamaya hazır.''

AB'nin sığınmacı konusunda Macaristan'a yaptırıma gitmek istemesi halinde Polonya'nın bunu veto edeceği tahmininde bulunan Rona, Macaristan'da 2018 yılında yapılacak genel seçimlerden önce AB'nin eleştiri ve baskılarının hükümetin lehine olabileceğine, Macar hükümetinin kendisini ülkeyi Brüksel'e karşı savaşan "özgürlük savaşçısı" olarak gösterebileceğine işaret etti.

Rona ayrıca, Macar hükümetinin, AB'nin tepkisi üzerine ABD'li milyarder George Soros'un finanse ettiği Orta Avrupa Üniversitesinin (CEU) kapatılmasına yol açabilecek yasal düzenlemeden vazgeçebileceğini de sözlerine ekledi.

- "Buradaki asıl hedef Polonya"

Budapeşte Kodolanyi Yüksekokulu Öğretim Üyesi ve siyaset bilimi uzmanı Doçent Dr. Zoltan Kiszelly de AP'de kabul edilen karar tasarısının aslında beklenen bir şey olduğunu, Macaristan'ın Vişegrad Grubu ülkeleri (Polonya, Çekya, Slovakya ve Macaristan) ile ortak hareket ederek Brüksel'e karşı alternatif siyaset izlenebileceğini gösterdiğini ancak Brüksel'in bunu kabul edilemez gördüğünü söyledi.

AP'deki oylamayla aslında Polonya'ya mesaj verilmek istendiğini, AB tarafından Macaristan'a karşı herhangi bir yaptırım uygulanmasını beklemediğini belirten Kiszelly, şunları kaydetti:

''Aslında buradaki asıl hedef Polonya. 7'nci maddeyi aslında Polonya'ya karşı da uygulamak istediler ama Polonya 40 milyon nüfuslu bir ülke olduğundan uyarıyı Macaristan üzerinden yapmak istediler. Daha önce Polonya'ya yaptırım uygulanması söz konusu olunca Macaristan Başbakanı Viktor Orban yaptırımları veto edeceğini açıklamıştı.''

AB ile Macaristan arasındaki gerilimin, gelecek yıl nisan ayındaki genel seçimlere kadar sona ermemesi halinde bu tartışmanın hükümetin lehine gelişebileceğine dikkati çeken Kiszelly, ''Bu sürecin ne zaman biteceği belirsiz. Gelecek yıl nisan ayına kadar bu süreç tamamlanmaz ise hükümetin lehine bile olabilir. Çünkü sığınmacı konusunda referandumda oy veren üç milyon hükümetle hemfikir. Yani sığınmacı konusunda Brüksel Macaristan'a baskı yaparsa bu siyasi açıdan hükümetin çıkarına olur.'' dedi.

- "Federal Avrupa, Macaristan için iyi bir fikir değil"

Macar hükümetinin ulusal egemenliği ön planda tuttuğunu, bunun Brüksel'de halihazırda yürütülen politikalar ve Almanya'nın çıkarlarıyla örtüşmediğini savunan Kiszelly, ''Almanya ve Brüksel'dekilerin istediği Federal Avrupa, Macaristan için iyi bir fikir değil. Bu Almanya'nın ve uluslararası şirketlerin çıkarına. 500 milyon nüfuslu ortak pazarda 10 milyonluk Macaristan hep sona kalacağı için biz bunu istemiyoruz. Biz masaya eşit koşullarda oturmak istiyoruz." ifadesini kullandı.

Kiszelly ayrıca, AP tarafından Macar hükümetine sığınmacı ve CEU konularında adım atması çağrısının yapıldığını ancak hükümetin her iki konuda da duruşunu değiştirmesini beklemediğini bildirdi.

Mehmet Yılmaz

HABERE YORUM KAT
1 Yorum