OKTAN ERDİKMEN - Bizim zamanımızda sınava girer, bir puan alır, tercih yapar ve puanımızın yettiği okula girerdik. Eve bir kağıt gelirdi. Hangi okulu kazandığımızı bu şekilde öğrenirdik. Olay bu kadar basitti ve ülkenin belki de en iyi işleyen sistemiydi. 

2002’de AKP iktidara geldi. 2003’te üniversite sınavındaki katsayı arttırıldı. Bir yıl sonra müfredat değiştirildi. Bir yıl sonra liseler 3 yıldan 4 yıla çıkarıldı.

2007’de OKS kaldırıldı. yerine SBS getirildi. 2009’da ÖSS kaldırıldı YGS ve LYS getirildi. 

2009’da kat sayı tamamen kaldırıldı. 2010’da tek sınava geçildi.

2012’de 8 yıllık zorunlu eğitim kaldırıldı. 4+4+4’e geçildi. 

2014’te TEOG getirildi.

Şimdi de bir televizyon programında 1 dakikalık bir açıklamayla kaldırıldı:

“Arkadaşlar söylediler. Ben bunu doğru bulmuyorum”.

Yapılan bu değişikliklerin hepsi, ülkenin yarısı tarafından ayakta alkışlandı. Diğer yarısı da ne olduğuna bile bakmadan tepki gösterdi.

Milyonlarca çocuğun hayatını etkileyen bir sınav sistemi, Cumhurbaşkanı’nın arkadaşlarının söylemesi neticesinde hiç tartışılmadan kaldırılıyor.

Bu konudan Milli Eğitim Bakanı’nın bile haberi yok çünkü kendisi aynı günün sabahı TEOG’da açık uçlu soruların sorulacağını söylüyordu.

“Arkadaşlar söylediler, ben doğru bulmuyorum” deyip yapılamayacak hiçbir şey yok.

Ancak ülkenin içine işleyen bir hamaset ve cehalet ideolojisi var. 

Cumhurbaşkanı’nın bu hiç tanımadığımız ama her konuda verdikleri tavsiyeleri 1 dakikalık açıklamalarla hayata geçiren arkadaşlarından tutun, parkta oyun oynayan çocuklara kadar “Sen kimsin? Adam mısın?” ideolojisi Türkiye’nin kılcal damarlarına işledi.

Almanya’ya bakıyor. “Sen kimsin, kaç yaşındasın?” diyor.

İsrail’e dönüyor. “Sayın Perez, benden yaşlısın” diyor.

Genç olsan kötü, yaşlı olsan daha kötü…

TEOG’u getiriyor, arkadaşlar söyledi diye kaldırıyor.

Bu işten sorumlu bakanlar, “Emredersiniz efendim” diyerek hizaya geçiyorlar.

İtiraz edenler, vatan haini ve nankör ilan ediliyorlar.

Evet ortada yediği kaba pisleyen ve nankörlük yapan birileri var. Onlar, bu ülkede yaşanan binlerce aksaklığa gözlerini yumanlar, kendilerini devletin sahibi ilan ederek milyonlarca dürüst vatandaşı hainlikle suçlayanlar, hırsızlığa, rüşvete, görgüsüzlüğe, şatafata ve israfa seslerini çıkarmayanlar.

Bu ülkede hastane kapılarında ölen insanlar, geceleri aç yatan çocuklar var. 

Onların vebali, onların olmadığını iddia eden vatan hainlerinin üzerinedir.

Yediği kaba pisleyen nankörler, bu ülkenin yüzde 100’ünün verdiği vergilerle lüks içinde yaşayıp, sadece kendilerinden olanları memur olarak atayanlar, ihaleleri tanıdıklara peşkeş çekenlerdir.

Bir sorun varsa, çözersiniz veya çözemezsiniz.

Ancak sorunları görmezden gelirseniz, kesinlikle çözüme ulaşamazsınız.

Evet artık geri sayım başladı. Gidiyorlar.

Zaten bu panikleri de ondan.

Ancak geride hamasete ve cehalete buladıkları, ekonomik ve kültürel enkaz altında bir ülke bırakıyorlar.

Ekonomik sıkıntılara katlanılır, onlar bir süre sonra bir şekilde aşılır.

Bütün bu yapılanlara gözlerini kapatan, en basit şeyleri düşünmekten, en açık gerçekleri görmekten aciz, kendisinden başka herkese düşman milyonlar yetiştirildi.

20. yüzyılın en büyük aydınlanma devrimini gerçekleştiren bu halk, cehalete ve hamasete mahkum edildi…