Erdoğan geri çağırsa, Almanya’daki Türklerin kaçı döner?

Erdoğan geri çağırsa, Almanya’daki Türklerin kaçı döner?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’da oy verilecek partilerle ilgili açıklamasının ardından Türkiye’nin Almanya üzerindeki etkisi tartışılıyor. Peki Erdoğan, Almanya’daki Türkleri geri çağırsa, kaçı Türkiye’ye döner?

OKTAN ERDİKMEN - Ekonominin temel prensibi en yüksek karı elde etmektir. Ancak oyun teorisinin ardından geliştirilen modern iktisat teorilerinde, bazı durumlarda daha az getiriyi kabul etmenin de, genel durum açısından rasyonel olabileceği ispatlandı.

Son dönemde iktisatta ültimatom oyunu üzerine çalışmalar yapılıyor. Oyun şu şekilde işliyor: Size her seferinde 10’ar avro veriyorlar ve bunu internet üzerinden, başka bir üniversitenin iktisat fakültesindeki laboratuvarda deneye katılan bir öğrenciyle paylaşmanızı istiyorlar. 

Siz bu parayı dilediğiniz gibi bölüştürebilirsiniz. Karşı tarafa 1 avro da teklif edebilirsiniz, 9 avro da.

Anca karşı taraf teklifinizi kabul etmezse, siz de hiç para alamazsınız. 

Yani 2 avro teklif ederseniz ve kabul etmezse hiç kazanamıyorsunuz ancak 1 avro teklif ettiğinizde kabul ederse sizin elinizde 9 avro kalıyor.

Bu durumda en çok getiriyi elde edebileceğiniz çözüm 5’e 5 paylaşımdır. Böylelikle karşı tarafta eşit bir şekilde en yüksek parayı kazanırsınız. Hiç tanımadığım deney arkadaşımla yaptığımız tam olarak buydu. 

Ancak laboratuvarın genelinde kazanılan paranın ortalaması 10 -15 avro arasındaydı. Çünkü insanlar kendilerine az para teklif edildiğinde adil davranılmadığı için karşı taraftan gelen diğer tekliflerin de, kendi zararlarına bile olsa reddetmişlerdi.

İnsan doğasında haksızlığa yer yoktur. Hatta birçok hayvanın doğasında da yoktur. Aşağıdaki videoyu izleyin. Başlangıçta kafese atılan bir taşı geri verdiği için, ödül olarak bir parça salatalık kazanan her iki maymun da hayatından memnundu. Ancak bir süre sonra, birisine salatalık, diğerineyse üzüm verilmeye başlanınca, salatalık verilen maymun isyan etti. Kendi yararına olmasına rağmen, o salatalığı almadı. Verenin başına fırlattı.

 

Türkiye - Almanya ilişkileri adaletsizliği kaldırmaz

Türkiye ile Almanya ilişkilerindeki durum da buna benziyor. Türk hükümeti bugüne kadar ‘ensesine vur lokmasını al’ diye Alman tarafını sıkıştırdıkça sıkıştırdı. Sonuç olarak Türkiye politikasında büyük bir değişikliğe gidildi. 

Bu çatışma ortamının her iki tarafa da büyük zararları olacak. Ancak bir tarafta 1 trilyon 207 milyar avro ihracat yapan, 260 milyar avro dış ticaret fazlası veren bir ülke; diğer taraftaysa 253 milyar avro ihracat yapan, 50 milyar avro dış ticaret açığı veren bir ülke var.

Haliyle milyarlarca avroyla ifade edilen iki ülke arasındaki ekonomik daralma, Türk ekonomisini daha kötü etkileyecek. Üstelik Türkiye’de, Rusya gibi ekonomik yaptırımları karşılayacak petrol ve doğal gaz rezervleri de bulunmuyor.

Bu gerginlik en çok Almanya’da yaşayan Türkleri etkiliyor. Türkiye’deki siyasetçiler sert basın açıklamaları yaptıktan sonra lüks Alman arabalarına binerek villalarına gidiyorlar ancak burada her gün Almanlarla bir arada yaşayan biziz. 

Bizim için en iyi politika ise Almanya ile Türkiye’nin eski günlerdeki gibi dostça bir ilişki sergilemeleri. Bu gergin süreç, Almanya’daki Türklerin güç bela elde ettiği çifte vatandaşlık hakkını yeniden kaldırılacak noktaya getirdi. Ayrımcılık zaten göçmenlerin en büyük sorunlarından biriyken, Türk kökenliler bir de başka bir devletin muhbirleri olarak görülmeye başladılar.

Erdoğan çağırsa, Türklerin kaçı döner?

Başlıktaki soruya dönersek, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’da yaşayan Türkleri geri çağırsa, “Bu Türkiye düşmanı Nazilerin ülkesinde yaşamayın. Gelin biz dünya lideriyiz, burada yaşayın” dese dönenlerin sayısı 100’ü geçmez.

Her yıl 25 bin civarında Türk vatandaşı, Alman vatandaşı olabilmek için Türk vatandaşlığından vazgeçiyor. Avusturya’da son 2 yılda Türk vatandaşlığını kaybetmemek için Avusturya vatandaşlığını geri veren kişi sayısı sadece 6’da kaldı.

Hepimiz Avrupa’da ekonomik şartların, iş bulma imkanlarının daha iyi; okulların ve hastanelerin ücretsiz ve çok daha kaliteli hizmet veren yerler olduğunu biliyoruz.

Kapıkule’de 5 saat bekleyince veya izin sezonunda devlet hastanesinin kapısında sinir krizi geçirince, yaşadığımız ülkenin değerini anlıyoruz.

Bazılarımız, bu imkanlara Türkiye’de yaşayanların da kavuşmaları için hataları, eksikleri söylüyor. Düzeltilmelerini, insanların daha demokratik ve adil bir hukuk düzeninde yaşamalarını istiyor. 

Herkese eşit muamele yapılmasını, parası olanın, dayısı olanın kayrılmamasını talep ediyor.

Bazılarımız ise haksızlıklara, eşitsizliklere, yolsuzluklara ve yoksulluklara gözlerini kapatmış. Türkiye’de her şeyin süper, hayatın dört dörtlük olmadığını bile bile hükümeti savunuyor.

Bu kadar çok seviyorsan ‘Dön’ dediğindeyse, dönmüyor.

Çünkü gerçeklerin öyle olmadığını o da biliyor. 

İşsiz kaldığında Türkiye’deki asgari ücretin daha fazlasını aldığı bir ülkeyi terk etmek istemiyor.

Oysa 10 avroyu 5’e 5 olarak paylaşacağımız günlere kavuşmak için, gerçekleri hep birlikte savunmalıyız. 

Birine salatalık, birine üzüm verilen bir sistemin sonsuza kadar devam etmesine imkan yok.

 

Daha fazlası için: FacebookTwitterInstagramOktan Erdikmen'in diğer yazıları

 

ekran-resmi-2017-07-12-21.30.23.png

 

HABERE YORUM KAT
3 Yorum