AKP hükümeti neden geri adım attı?

AKP hükümeti neden geri adım attı?

Almanya ekonomik yaptırımları gündeme getirince, terörü destekleyen şirketler listesinin yanlışlıkla gönderildiğini söyleyen AKP hükümeti geri adım attı. Peki dünya lideri bir ülke, hasbelkader zengin olmuş bir ülke karşısında neden alttan almaya başladı?

OKTAN ERDİKMEN - I. Dünya Savaşı yıllarında, Osmanlı subaylarının neredeyse hepsi, Almanların her söylediklerinin doğru olduğunu düşünüyordu. Daha sonra Paris Büyükelçisi olan Behiç Bey (Erkin) anılarında o günleri şöyle anlatıyor: “Enver Paşa’nın Almanların her söylediğinin daha doğru olduğuna inandığı fikrimi Kannengisser Paşa’ya söylediğimde bana inanmadı, ben de bu fikrimi tecrübe etmeyi (benim fikrimi onun fikri, onun fikrini de benim fikrim gibi sunmayı) teklif ettim. Tecrübe etti ve tespitimin doğru olduğunu hayretler içerisinde gördü".

Bugün, bu anlayış tam tersine döndü ve Almanların her söylediklerinin yanlış olduğunu düşünen bir kitle ortaya çıktı.

Freud'a göre kitleler güce tapar ve nezaketi bir tür zayıflık olarak görürler. Kahramanlarının mantıklı ve gerçekçi olmasına da gerek yoktur. Aynı şeylerin sloganlaştırılarak, sürekli tekrar edilmesi yeter.

Türkiye'yi yönetenler de, 'dünya lideri, Osmanlı, büyük resim, algı operasyonu, vatan haini' gibi imgeleri sloganlaştırıp, koskoca bir milletin kaderiyle oynuyorlar. 

Almanların bizim kötülüğümüzü istediği sloganı da bunlardan biri. 

Almanlar neden değişti?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, aslında sebebini çok iyi bilmesine rağmen Almanların dış politikasındaki değişimin sebebini soran bir yazı yazdı. Amerikalılar Türkiye’de at oynatırken, Almanya’nın üstüne gittikçe gittiler. Deniz Yücel, İncirlik, Konya, casusluk derken adamları delirttiler.

Almanya’da yaşayanlar bilir, Almanlar alışkanlıklarını kolay kolay değiştirmezler. Bir kere değiştirdiklerinde de, eskiye dönmeleri çok zordur. 

Türk hükümeti, Almanya’ya karşı işin dozunu kaçırdı. 700 şirket hakkında teröre destek şüphesiyle bilgi istedikleri yönünde yazı gönderilmesi bardağı taşırdı.

Gabriel turizmin ve yatırımların sekteye uğraması, AB’nin yardımları durdurması konularını açınca, yani ekonomik yaptırımları gündeme getirince, AKP hükümeti saniyesinde geri adım attı.

‘Yanlışlık oldu’ dediler, ‘iletişim problemi’ olduğunu söylediler.

Ancak Almanlar sakinleşmek bir yana, AKP hükümetinin anladığı dili bulmanın heyecanıyla, Türkiye’nin üstüne daha fazla gitmeye başladılar. Alman basını, Türkiye'nin zayıf noktasının yakalandığına dair haberlerle dolup taşıyor.

Türkiye - Almanya ilişkileri

Hükümet şimdi bir yandan meydan okumak istiyor ancak diğer taraftan da Almanya’yı küstürmek ve ipleri koparmak kendi varlığını tehlikeye atacağı için çekiniyor. 

Almanya Türkiye için çok önemli bir ülke ve Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında ilk sırada. Türkiye ise Almanya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında 15. sırada.

Almanya, 1 trilyon 207 milyar avro ihracatla, dışarıya Türkiye’nin 126 milyar ihracatının neredeyse 10 katı mal satıyor. Alman ekonomisi 253 milyar avro dış ticaret fazlası veriyor. Türk ekonomisinin ise dış ticaret açığı 50 milyar avro. Türkiye’de enflasyon yüzde 12’yi, işsizlik yüzde 13’ü geçti. Kişi başına düşen gelir (gelir dağılımındaki büyük adaletsizliğe rağmen) 5 sene öncesine geri döndü.

Gümrük Birliği’nin Türkiye lehine güncellenmesiyle AB’ye ihracatın yüzde 95, sunulan hizmetlerin de yüzde 430 artacağı beklenirken, eldeki Gümrük Birliği Anlaşması’nın bile sorgulanır hale geldiği bir döneme girdik. 

Avrupa Birliği yardımları durdurdu (Evet AB’den milyarlarca avro yardım alıyoruz). Alman bankaları da borç vermeyi zorlaştırdı (Evet özellikle AKP’li belediyeler, Alman KfW Bankası’ndan altyapı yatırımları için borç alıyorlar).

Hükümet bu nedenle Almanya’yı hoş tutmak istiyor. Muhtemelen önümüzdeki günlerde ajan olduğu gerekçesiyle tutuklanan Steudtner de serbest bırakılır. 

Neden geri adım atıldı?

Peki dünya lideri bir ülkenin hükümeti, neden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle ‘hasbelkader zengin olmuş’ bir ülkeyi alttan alıyor?

Ne yazık ki biz dünya lideri değiliz de ondan. 

Hükümet, kitlesini bir arada tutmak için ezberlettiği sloganlarla işin içinden çıkamayacağını gördü.

Ekonomiyi Ali Babacan seviyesinden Yiğit Bulut seviyesine düşürürseniz, üretmeden lüks içinde yaşarsanız, 27 Alman arabasıyla Cuma namazına gider, bin odalı saray yaptırırsanız, sonunda alttan almak zorunda kalırsınız. 

Osmanlı’nın son dönemindeki Alman hayranlığı, imparatorluğun çöküşüne neden oldu. 

AKP dönemindeki Alman düşmanlığı da Türk ekonomisinin çöküşüne neden olmasın.

 

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

 

 

ekran-resmi-2017-07-12-21.30.23.png

HABERE YORUM KAT