AK Partililerden başka herkes terörist mi?

AK Partililerden başka herkes terörist mi?

Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu AGİT, Erdoğan'ı iktidara taşıyan 2002 seçimleri raporunda, "Demokrasinin gücünü gösteren, hilesiz, adil ve eşit şartlarda bir seçim' ifadesini kullanmıştı. Ancak bugün o da terörist ilan edildi.

OKTAN ERDİKMEN - Türkiye, 2. Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan Sovyet tehdidine karşı dış politikasını Avrupa ve NATO ittifakına dayalı olarak şekillendirdi. 

1949’da Avrupa Konseyi üyeliğiyle başlayan kurumsal süreç, 1959’da o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu olan birliğe üyelik başvurusuyla devam etti. 

Avrupa Birliği’ne tam üye olmak isteyen ülkeler Kopenhag ve Maastricht kriterlerini karşılamak zorunda. Kopenhag, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan hakları gibi siyasi kriterleri, Maastricht ise enflasyon, kamu borcu, bütçe dengesi gibi ekonomik koşulları içeriyor. 

1995 yılında imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması’yla, ekonomik alana dahil olan Türkiye, Kopenhag kriterlerine bağlı olan tam üyelik statüsünü ancak 1999 yılında kazanabilmişti. 

Tayyip Erdoğan, 2002 seçimlerini kazanarak iktidara geldiğinde, Avrupa’dan büyük destek gördü. Henüz başbakan bile değilken, Avrupa başkentlerinde AK Parti genel başkanı sıfatıyla devlet protokolüyle karşılandı. Lüksemburg Başbakanı, ‘Demokrasilerde halkın saygı gösterdiği liderlere, biz de saygı gösteririz’ diyordu.

Erdoğan’ın Türkiye’deki elitlere ve laiklikle özdeşleşen Türk ordusuna meydan okuması, Avrupa’da Türkiye’deki oligarşinin yıkılmasıyla demokrasinin güçlendiğine inanan siyasilerin hoşuna gidiyordu.

Avrupa ülkeleri, tarihsel açıdan silahlı kuvvetlere mesafelidir. Birçok Avrupa ülkesinde diktatörler, orduların desteğiyle iktidarını uzun yıllar devam ettirebilmişti.

Örneğin Almanya’da, Prusya döneminde ordu diktatörlüğe meyilliydi ve Hitler’i desteklemişti.

Başlangıçta ‘oligarşiyi yıkıyor’ diye Erdoğan’ı destekleyen Batı, siyasal İslamcılar kendi oligarşilerini kurup, diğer kesimleri baskı altına almaya başlayınca, tavrını değiştirdi.

***

Bugün terörist ilan edilen Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) temsilcileri, 2002 seçimlerini izlemeye geldiklerinde raporlarına şöyle yazıyorlardı:

“TBMM seçimleri, Türkiye’de demokrasinin ne kadar canlı olduğunu göstermiştir. Bütün ülkede çok sayıda parti aktif bir şekilde seçim kampanyası yürütmüş, seçmenler geniş bir yelpazeye yayılmış çeşitli seçenekler arasından tercihini yapma imkanına sahip olmuştur. Muhalefet partilerinin ezici bir zafer kazanması, Türk seçmenlerinin hükümet değişikliği yapma gücünü göstermiştir.

Halkın büyük çoğunluğu seçim sürecinin adilliğine ve özellikle Yüksek Seçim Kurulu’na karşı güven duymaktadır. İl ve ilçe düzeyinde bütün sandıklarda siyasi partilerin temsilcilerinin hazır bulunması, halkın güvenini daha da artırmaktadır. Sistem açık ve şeffaftır. Oy verme ve oyların sayılması işlemlerinde, hileyi engellemeye yönelik etkili önlemler uygulanmaktadır”.

AGİT 2002, 2007, 2011, 2015 seçimlerinde ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye’ye izleme heyetleri gönderdi. Bu heyetler Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından resmi olarak davet edildi. Masrafları devlet bütçesinden karşılandı.

2002’de güzel rapor yazan AGİT üyeleri arasında, Avrupa’da PKK bayrağıyla fotoğraf çektiren biri olup olmaması önemli değildi.

Ancak son raporunda referandumda geçerli kabul edilen mühürsüz oyların yasa dışı olduğunu ve seçimlerin antidemokratik bir ortamda gerçekleştirildiğini ifade eden üyelerin terör bağlantısı araştırılmaya başladı.

Avrupa Birliği projesinin önemli bir ayağı olan AGİT yabancı bir kuruluş değil. Türkiye, AGİT’in kurucu üyesi.

Türkiye Avrupa Konseyi ve AGİT bütçesine her sene milyonlarca avro para ödüyor.

Çok sayıda Türk vatandaşı, bu kurumlarda önemli pozisyonlarda görev alıyor. Örneğin AGİT Ukrayna İzleme Heyeti’nin başkanı da bir Türk.

***

Başka ülkelerdeki insan hakları ihlallerini tespit ederken AGİT iyi.

Seçimden önce içerisinde Türk kökenli milletvekilleri de bulunan AGİT heyetini davet edip, masraflarını öderken iyi.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde, AGİT’e yaptığımız katkılar ve görev alan Türk diplomatlar anlatılırken AGİT muhteşem bir örgüt.

Ancak iş Türkiye’deki seçimlerin demokratikliğine gelince AGİT terörist.

***

1241 yılında Moğollar, Polonya'nın bugün Alman sınırına yakın bir bölgesinde bulunan Legnica'da Polonya Dükü Henry'nin ordusuyla karşı karşıya kaldılar. 

Moğol ordusu ilk saldırıdan sonra kasten geri çekildi. Savaşı kazandığını sanan Polonyalılar onları kovalarken dağıldı ve ağaçlar arasına gizlenen Moğol birlikleri, Henry'nin geniş alana dağılmış ordusunu arkadan çevirdi. 

Sonuçta, 20 bin kişilik Moğol ordusu, 25 bin kişilik Polonya ordusunu imha etti. 

Alman şövalye birliği Tötonlara Polonyalı kılığında gönderilen bir Moğol haberci, her şeyin çok iyi gittiğini ve ne olursa olsun savaşa müdahale etmemeleri gerektiğini söylemişti.

Polonya ordusunun o savaşı kaybetmesinin sebebi, Moğolları aşağılamaları ve hor görmeleri oldu.

Henry, kibrine yenildi. Legnica, harp tarihinde kibrin nelere mal olabileceğini göstermek açısından bugün bile anlatılır. 

Şimdi AK Partililerin önünde iki seçenek var. 

Ya tehlikenin farkına varıp bir an evvel seçimin meşruiyetini ve toplumsal huzuru yeniden sağlamak için harekete geçecekler. 

Ya da kibirlerine yenilip bütün suçu düne kadar kendilerini destekleyen Avrupa Birliği’ne atarak, ekonomik ve toplumsal huzursuzluğun fitilini ateşleyecekler. 

Maalesef ikinci seçeneğin tercih edilmesi daha güçlü bir ihtimal olarak önümüzde duruyor.

Çünkü ortalık Polonyalı kılığında gelip ‘her şeyin çok güzel gittiğini’ söyleyen Moğol habercilerle dolu…

 

AGİT'in 2002 seçim raporunun tam metnini okumak için lütfen tıklayınız.

AGİT'in 2017 referandum ön raporunun tam metnini okumak için lütfen tıklayınız.

Dışişleri Bakanlığı'nın sitesindeki AGİT açıklaması için lütfen tıklayınız.

Oktan Erdikmen'in diğer yazılarını okumak için lütfen tıklayınız.

HABERE YORUM KAT
1 Yorum